5 Mart 2012 Pazartesi

Direnişteki kadınlar forumda


“Kadın Emeği ve Güvencesizlik” forumu, direnişteki kadınların deneyimlerini aktardığı, güncel kadın politikalarının tartışıldığı ve Feryal Öney’in konseriyle eğlenilen renkli bir etkinlik oldu

Dev Sağlık-İş'in ve İstanbul Tabipler Odası Kadın Komisyonu’nun örgütlediği “Kadın Emeği ve Güvencesizlik” başlıklı forum dün (4 Mart) Şişli Etfal Hastanesi Konferans Salonu’nda yapıldı.


Bilge Çetinkaya, Dr. Müge Yetener ve Çiğdem Çidamlı’nın sunumlarıyla başlayan etkinliğin forum kısmında, Billur Tuz direnişinden kadınlar, Samsun Gazi Devlet Hastanesi direnişinden kadınlar, Tekel işçisi kadınlar, DİSK’li Kadınlar, Sendikal Güç Birliği Kadın Koordinasyonu, KESK’li Kadınlar, Ev Eksenli Çalışanlar Sendikası Girişimi, taşeron sağlık işçileri, İMECE’den kadınlar deneyimlerini aktardı. Etkinlik Feryal Öney ve Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu’ndan kadın müzisyenlerin konseriyle renklendirildi.

Etkinlik, Taksim İlkyardım Hastanesi’nde direnen Güllü Hanoğlu’nun görüntüleriyle başlayan ve kadın hareketinin eylemlerinin yer aldığı bir kısa filmle açıldı.

Kısa bir açılış konuşması yapan Dev Sağlık- İş Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, siyasal iktidarın kadınların ön saflarda yer almasından korktuğunu söyledi. Çerkezoğlu, tutuklanan KESK’li kadınları selamlayarak konuşmasını bitirdi.

Yoksulların yoksulu kadınlar

Kadınların “yoksulların yoksulu olduğu”nu vurguladığı bir sunum yapan Bilge Çetinkaya, “Çok çalışıyoruz, çok yoksuluz” dedi. Çetinkaya, kadınlardan ev işleri ve bakım yükünü üstlenmeleri beklendiği için, kadınların “eve katkı sağlayacak” az ücret aldıkları işlerde çalıştıklarını ve bu nedenle yine toplumsal cinsiyete dayalı rollerin pekiştiğini belirtti.

Çocuk bakımı için yeterli ve nitelikli tesis olmadığına dikkat çeken Çetinkaya, ayrıca çalışan nüfusun kreş giderleri için yeterli ücret almadığını ifade etti.



Kadınlar sağlık hizmetine ulaşamayacak
Karar mekanizmalarında yer alamayan, ucuz iş gücü olarak çalışan ve ev işlerini yapan kadınların ayrıca şiddet gördüğünü ve öldürüldüğünü vurgulayan Çetinkaya’dan sonra Ankara Tabip Odası’ndan Müge Yetener bir sunum yaptı. Yetener, kadınların kendilerini gerçekleştirme imkanları ya da hobilerinin olmadığını ifade ettiği sunumunda, kadınların naif ve hassas olduğunu ileri süren tıpçıların bu gerçeklikle ilgilenmediğini söyledi.

“Kadınlar, doğal olarak, karşılıksız ve sevgiyle işlerini yaptıkları için sosyal güvence mekanizmasından da dışlanıyorlar” diyen Yetener GSS’nin kadınlar için getirdiği yıkımı anlattı. GSS’nin kadınları soyut-eşit bireyler gibi ele aldığını kaydeden Yetener, Torba Yasa ile de bu yıkımın desteklendiğini açıkladı.

Yetener ayrıca, 1. basamak sağlık hizmetlerinin özelleştrilmesini şöyle eleştirdi: “1. basamak sağlık hizmetleri kadınların en rahat ulaştıkları sağlık kurumlarıydı. Koruyucu sağlık hizmetleri kâr getirmeyen alan olarak terk edildi. Bunun en temel zararı şu ki kadınlar bu hizmetlere okuma yazma bilmeseler de Türkçe bilmeseler de izin almasalar da ulaşabiliyordu.”




4+4+4 yalnızca eve kapatmıyor
Halkevci Kadınlar’dan Çiğdem Çidamlı, AKP’nin kadına yönelik saldırılarını, yasalaştırılması gündemde olan teklif ve tasarıları değerlendirerek aktardı. 4+4+4 kademeli eğitim sisteminin kadınları yalnızca eve kapatmak anlamına gelmediğini ifade eden Çidamlı, bunun ayrıca kadınların ucuz iş gücü olması demek olduğunun altını çizdi. Çidamlı “Bu sistem yalnızca kadını eve kapatmak değil, kölece çalıştırmak demektir” dedi. Kadınların kayıt dışı ekonominin ana aktristi olduğunu ifade eden Çidamlı, bu yasa teklifinin Ulusal İstihdam Stratejisi ile birlikte ele alınması gerektiğini anlattı.
20 yıllık istihdam planının içinde kadınların yer aldığını aktaran Çidamlı, bu planda yer alan kıdem tazminatının kaldırılması, taşeronun esas işte de kullanılmasının yolu açılması, evden çalışma, tele çalışma, esnek çalışmanın temel çalışma biçimi haline getirilmesi gibi konulara dikkat çekti.

'Esnek güvence' = Sıcak kar
 AKP’nin “esnek-güvence” diye ifade ettiği durumu “sıcak kar”a benzeten Çidamlı, güvencesiz kadın kitlesinin denetlenmesi için “Toplu iş ilişkileri” adı verilen sendika yasasının getirildiğini anlattı. Çidamlı “Bu yasayla sendikalar, danışman STK’lere dönüştürülüyor” diye konuştu.

Çidamlı, kadınlara yönelik saldırıların bunlarla bitmediğini söyleyerek “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun”un içeriğinden bahsetti. Çidamlı “Çocuklarımızı bırakacağımız bir çatı varsa, o da tehdit altında” diyerek, bu konuda gidilebilecek hukuki yolların işlevsizleştirildiğinden söz etti.

Son olarak Çidamlı, hükümetin kadın politikasını kadına yönelik şiddete ilişkin taslağın kadın örgütlerinin önerilerini reddeden son haliyle özetledi. Çidamlı, taslağın hazırlanmasında etkin rol alan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin için “hükümetin halkla ilişkiler uzmanı” dedi. 


Ninnilerden kına gecesi şarkılarına


Sunumların ardından Feryal Öney ve Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu’ndan kadın müzisyenler bir konser verdi. Ninnilerden, kına gecesi şarkılarına kadın şarkılarının çalındığı konserde kadınlar oynadı, halay çekti, eğlendi. 

Etkinliğin son kısmında direnişçi kadınlar ve çeşitli kurumlardan temsilciler konuştu. İzmir’den Billur Tuz direnişinden gelen kadınlar, deneyimlerini paylaştı. Direniştekiler adına konuşan Ulviye Borazan, direniş sırasında işverenin kendilerini düşman bellediğini, lavaboyu kullanmalarını bile engellediğini aktardı ve umutlu olduklarını ve kazanacağına inandıklarını söyledi.

İki yıldır evli, bir yıldır çadırda kalıyor
Samsun Gazi Devlet Hastanesi’ndeki direnişten gelen Selma Arslan’ın paylaştıkları salonu biraz daha canlandırdı. Yargı kararıyla sendikal nedenle işten çıkarıldıklarının netleştirildiğini duyurdu. Direniş çadırında boğulma tehlikesi geçirdiklerini söyleyen Arslan “Görevi yaptırmamak suçundan boğuyorlardı bizi. Demek ki onların görevi çadır içinde boğmakmış” dedi. 2 yıllık evliliklerinin 1 yılını eşiyle birlikte çadırda geçirdiklerini anlatan Arslan, etkinliğin kendisine kattıklarını şöyle anlattı: “Dünyanın en yoksulları kadınlarmış. Ben her yerde ‘bayan eleman aranıyor’ ilanı gördüğüm için böyle bir sorun yok sanıyordum. Meğer bu ilanların nedeni kadınların daha kolay sömürülüyor olmasıymış.”

İMECE’den Serpil Kemalbay da İLO kararlarının Türkiye’de uygulanması için sürdürdükleri kampanyayı paylaştı. Kemalbay Ankara yolcusu olduklarını ve kampanyaları kapsamında milletvekilleri ile görüşmeye zorlayacaklarını duyurdu.

Kemalbay ayrıca, sendikalardaki cinsiyetçi tablonun tersine dönmesini istediklerini ve Arzu Çerkezoğlu’nun mücadelesinin çok değerli olduğunu ifade etti.

Ermeni’yim, piç değilim
KESK’li kadınlar adına konuşan Semra Ustabaşı KESK’in Kürt halkıyla dayanışma içerisinde olduğunu ve bu nedenle de baskı altına alınmaya çalışıldığını söylediği konuşmasında “Ben Kürt değilim, Ermeniyim. Piç değilim. Babamın belli olup olmadığı da kimseyi ilgilendirmezdi. Ben savaşa hayır diyorsam ve bu beni PKK’li KCK’li yapacaksa kabul ediyorum” dedi.

Bir sağlık emekçisi olduğunu söyleyen Ustabaşı, aynı zamanda sağlık hizmeti aldığını, aynı zamanda çocuğunu okula gönderirken eğitim emekçilerinden hizmet aldığını ve bu nedenle tüm kadınların birbirlerine zincirlerle bağlı olduğunu anlatarak, kadınların dayanışmasının önemine vurgu yaptı.

’Kadın sokakta nasıl yatar?’
Etkinlikte Dev Sağlık-İş üyesi olmaya karar veren de oldu. Tekel’de direnen kadınlardan Songül Aydın artık bir sağlık işçisi olduğunu ve ilk işinin Dev Sağlık-İş üyesi olmak olduğunu söyledi. Tekel’de hem 4C’ye hem “Kadın sokakta nasıl yatar?” diyen kocaya, babaya, kayınpedere, Türk-İş’e karşı da direndiklerini anlatan Songül Aydın, direnişte olan kadınlardan şunu istedi: “Sonuna kadar dayanın, mahkemelere inanmayın. Bizim çadırlarımızı kaldırırken, bundan sonra mahkeme süreci dediler. Ama zafer sokakta kazanılır.”

Sokakta direnirsek, başarırız
Sendikal Güç Birliği Kadın Komisyonu’ndan ve Hava-İş Genel Başkan Yardımcısı Eylem Ateş, bir hafta süren 8 Mart eylem takvimlerini kadınlarla paylaştı. Konfederasyonlarına güvenmediklerini vurgulayan Ateş, “Türk-İş bize yasayı getirdiğinde sendikal haklarımıza saldırı içeren maddeler yoktu. Sonra gördük ki grev kırıcılığı maddesi eklenmiş” dedi. Türkiye’de sendikalaşmanın güvencesi olmadığını söyleyen Ateş, “Eğer biz sokakta direnirsek başarırız” diye konuştu.

Güllü Hanoğlu, AKP’nin kadınlara yönelik saldırılarını eleştirdiği konuşmasında, “Tayyip bu yasaları çıkarıyor, çünkü kadınların biraraya gelmesinden korkuyor” dedi.

Etkinliğe katılamayan, Hey Tekstil direnişinden kadınlar da bir mesajla kadınlara selamlarını iletti.


Sendika.Org



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder