Tüm itirazları ve mahkeme kararlarını hiçe sayarak, büyük tehlikeler konusundaki uyarılara kulak asmayarak, milyarlarca dolar harcanarak yapılan Karadeniz sahil yolu dün çöktü.
Milyarlarca dolarlık maliyetiyle ülkenin
büyük ölçekli projelerinden biri olup 20 yıla uzanan geçmişinin özellikle de
son 10 yılında en çok tartışılanı haline gelen ve nihayet, AKP iktidarının
alamet-i farikasına dönüşen Karadeniz sahil yolu, çöktü.
Karadeniz sahil yolunun Hopa bölümünde dün
çökme yaşandı. Yol, Sarp Sınır Kapısı'na yaklaşık 500 metre mesafede, yolun
deniz tarafında bulunan istinat duvarının Karadeniz'in yer yer 10 metreye
ulaşan dalgalarının gücüne dayanamaması nedeniyle tahrip oldu. İstinat
duvarının taşıyamadığı Karadeniz sahil yolunun yaklaşık 60 metrelik bölümü
çöktü. Ulaşım, Hopa'dan Sarp Sınır Kapısı'na giden çift şeritli yolun iki
taraflı olarak ulaşıma açılmasıyla sağlanmaya çalışıldı.
Astarı yüzünden pahalı
Projeye karşı çıkanlar, diğer nedenlerin yanı sıra, sahil yolunun hırçın Karadeniz sularına dayanamayacağı, çelikten de yapılsa alttan çökeceği konusunda uyarılarda bulunmuşlar, yolu kıyı şeridine zarar vermeden içeriden geçirerek ve tüneller açarak bir "güney projesi" oluşturulması gerektiğinden söz etmişlerdi. Şimdi de, yolun Hopa bölümü, solcuların, çevrecilerin, meslek örgütlerinin yıllara yayılan yoğun muhalefetine rağmen ve aleyhteki mahkeme kararları çiğnenerek yapılan Karadeniz sahil yolu için harcanan milyarlarca doların boşa gittiğini, sürekli tamirata gereksinim duyulacağını ve maliyetin giderek yükseleceğini gösteren bir örnek oldu.
Yolun Hopa bölümündeki çökme üzerine
Karadeniz sahil yolundaki yapım hatalarına dikkat çeken Hopa Belediye Başkan
Vekili Hakan Gül şu açıklamayı yaptı:
Karadeniz kabardığında bölgede yaşayan
insanların yüreği ağzına geliyor. Sahil yolu, her ne kadar iyi yapıldığı
söylense de, Karadeniz'in ve tonlarca suyun gücüne dayanabilecek bir yol değil.
Bölgede taş duvar yapılmış, üzerine asfalt dökülmüş. Duvar dalgaların etkisiyle
deforme olunca yol çöktü. Benzer olayları Karadeniz sahili boyunca görmek
mümkün. Biz kent içinde bile dalgaların yol şeridini taşlarla kapattığını
görüyoruz. Bazılarının söylediği gibi, 'sahil yolu uygun harcamayla yapıldı.
Dağlardan yapılsaydı maliyetli yüksek olurdu' sözlerine katılmıyoruz. Dolgu
yolun maliyeti, bakımı, onarımı ve her tahribattan sonraki masrafı daha fazla
oluyor.
Katlettikleri doğa şimdi de intikam alıyor...
Ama kimden?
Karadeniz sahil yolu yaklaşık 4.2 milyar dolara mal oldu. Yapımına 1985 yılında ANAP hükümeti döneminde, Trabzon şehir merkezindeki 7 kilometrelik bölümle başlayan 542 kilometrelik yolun 320 kilometresi AKP döneminde yapıldı. AKP tarafından seçim yatırımı olarak kullanılan yolun açılışı, 2007 yerel seçimlerinin öncesine yetiştirilerek 7 Nisan 2007 tarihinde bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından yapılmıştı.
Dereler de "isyanlarda"
Hatırlanacaktır, 2009 yılının Eylül ayında İstanbul'da 26 kişinin hayatını kaybettiği sel felaketinde Ayamama deresi yatağındaki kaçak yapılaşmayı kasteden Başbakan Erdoğan, "derenin intikamı ağır olur" demişti. Kaçak yapılaşma için AKP öncesi yerel yönetimleri suçlayarak sorumluluktan sıyrılmaya çalışan Erdoğan, bu sözüyle çok tepki çekmişti.
Fakat Başbakan ve hükümet, Karadeniz'de yoğun
yağışlarla birlikte meydana gelen seller can alırken ve insanları evlerinden ve
iş yerlerinden ederek önemli maddi kayıplar yaşatırken, sessizliğe büründü. Sel
baskını yaşanan Rize'nin afet alanı ilan edilmesi kararında bile hükümetin
elini ağırdan almasına neden olan, bu felaketlere yol açanın, o çok övündükleri
Karadeniz sahil yolu olması idi.
27 Ağustos 2010 tarihinde Rize'de yaşanan, 11
kişinin ölümüne yol açan sel felaketinin ve bölgede daha önce yaşanmış birçok
selin başta gelen nedenlerinden biri Karadeniz sahil yolu oldu. Doğaya
fütursuzca müdahale edilen bu projenin tamamlanmasından sonra, bir baraj bendi
gibi yerleşimler ile deniz arasında yükselen dolgu sahil yolu nedeniyle dere
yatakları kısıtlandı ve yağmurlarla debisi artan ama denize ulaşamayan dereler
taşıp sel felaketlerine neden olmaya başladı. Karadeniz sahili boyunca,
denizden 4-5 metre
yüksekte inşa edilen kıyı dolgu yolları, birçok kıyı yerleşimini çukurda
bıraktığı halde su tahliye kanalları yeterli kapasitede inşa edilmedi ve
böylece kıyı dolgu yolları, kıyı yerleşimlerinin önünde adeta birer baraj
görevi yaparak binaların alt katlarının su altında kalmalarına sebebiyet verdi.
"İsyan eden" dereler eski yollarını, yataklarını bulmak için önüne
çıkan ne varsa sürükleyip götürdü.
Müteahhit Başbakan yine akçeli rüya görüyor,
uyandırmayın!
Başbakan Erdoğan, Karadeniz sahil yolunun 2007 tarihli açılışında, "yol ve suyun medeniyet olduğu"nu söylemiş, en büyük rüyalarından birinin de, 542 kilometrelik Karadeniz Sahil Yolu'nu sahilden İstanbul'a ulaştırarak, Türkiye'yi dünyanın en uzun sahil yoluna kavuşturmak olduğunu söylemişti.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, geçtiğimiz
yılın Mart ayında Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Konferans
Salonu'nda düzenlenen Türkiye'de Ulaşım Politikaları başlıklı seminerde, yoğun
eleştiri konusu olan Karadeniz Sahil Yolu ile ilgili olarak, "yanlış bir
projeydi ama yapmak zorundaydık. Bunu şimdi rahatlıkla söyleyebiliyorum. Ciddi
bir para harcanmıştı. 700 trilyonun üzerinde bir meblağ harcanmıştı.
Bitirilmesi gerekiyordu" demişti.
Her ne kadar "Karadeniz olağanın
üzerinde yağış aldı" diye açıklanmaya çalışılsa da, Karadeniz sahil yolu
sel felaketlerine yol açmaya, doğal bentleri dolgu yolla yok edilen
Karadeniz'in dalgaları ise, AKP'nin "anıt"ı olarak yükselen Karadeniz
sahil yolunun çökmesine neden olmaya devam edecek.
Başbakan Erdoğan 2007 tarihli açılış
konuşmasında bir de, Karadeniz sahil yolu ile İstanbul Boğazı'na yapılacak
üçüncü köprüyü de birleştirmek istediklerini söylemişti. Yeni bir doğa
katliamının yolunu açacak olan 3. Boğaz Köprüsü ile ise AKP bir
"anıt" daha dikmiş olacak.
(soL - Haber Merkezi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder