1 Şubat 2012 Çarşamba

Abdi İpekçi kaç kez öldürüldü?



Bugün, Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Başyazarı Abdi İpekçi'nin öldürülüşünün yıldönümü. Katledilişinin 33. yılında Milliyet başta olmak üzere egemen medya tarafından "hatırlanmayan" İpekçi, AKP yandaşı medya tarafından da yüzsüzce kullanılmaya çalışılıyor.

Bugün, Milliyet Gazetesi Başyazarı Abdi İpekçinin öldürülüşünün 33. yılı. Abdi İpekçi 1 Şubat 1979'da İstanbul Maçka'daki evinin yakınlarında arabasında iken faşist tetikçi Mehmet Ali Ağca tarafından vurularak öldürülmüştü. İpekçi için bugün Zincirlikuyu'da mezarı başında anma töreni düzenleniyor.

Asıl cinayetten sonra yaşananlar 12 Eylül'ü haber verdi

Abdi İpekçi 12 Eylül darbesine aylar kala, 1 Şubat 1979'da öldürüldü. İpekçi, Türkiye'de her gün faşist cinayetlerin işlendiği ve Türkiye'nin hızla 12 Eylül darbesine sürüklendiği bir dönemde katledildi. Ancak İpekçi, öldürülüşünden daha çok ölümünün ardından yaşananlarla 12 Eylül Türkiye'sinin habercisi oldu: Önce katili cezaevinden kaçırıldı, ardından Milliyet Aydın Doğan'a satılmasıyla basında holdingleşme süreci iyiden iyiye yerleşti.

Cinayeti işleyen faşist tetikçi Mehmet Ali Ağca işlediği cinayetten 5 ay sonra 25 Haziran 1979'da yakalandı. Maltepe Askeri Cezaevi'ne konulan Ağca, 23 Kasım 1979'da aralarında Abdullah Çatlı'nın da bulunduğu iddia edilen kontrgerilla şeflerince cezaevinden kaçırıldı. Milliyet Gazetesi ise, İpekçi'nin öldürülmesinden yaklaşık 6 ay sonra Aydın Doğan'a satıldı. Darbenin hemen ardından İpekçi'nin katili Ağca başta 13 Mayıs 1981'de Papa II. Jean Paul'e düzenlenen suikast olmak üzere, yeni suçlara imza atacak, öte yandan 12 Eylül'ün "holdingli medya"sı Türkiye'de daha etkin görevler alacaktı.

İpekçi'nin katili Avrupa gericiliğine de hizmet etti

İpekçi'nin katili faşist tetikçi Mehmet Ali Ağca'nın kaçırıldıktan sonraki ilk "marifeti" 13 Mayıs 1981'de Papa II. Jean Paul'e suikast düzenlemek oldu. Papa suikastten yaralı olarak kurtulurken Ağca 22 Mart 1986'da İtalya'da ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Suikastte en çok dikkat çeken ise Ağca'nın suikastten yalnızca 4 gün sonra Papa tarafından önce affedilmesi ardından 27 Aralık 1983'te bizzat Papa tarafından İtalyan cezaevinde ziyaret edilmesi oldu. Ziyaret başta bütün Avrupa basını olmak üzere dünya basınında geniş yer buldu ve Papa'nın Hristiyan dünyadaki popülaritesinin artırılmasında önemli bir araç olarak kullanıldı. Zira, 16 Ekim 1978'de Papa seçilen II. Jean Paul hem o dönem sosyalizmin iktidar olduğu topraklar arasında olan Polonya'da doğmuş olması hem de kapitalizmin dünyada, başta Sovyetler Birliği olmak üzere, sola karşı yeni bir saldırı başlattığı bir dönemde papa seçilmesiyle dünya gericiliği için ayrı bir öneme sahip bir isimdi. Dolayısıyla Ağca, görevi Avrupa'da dinselliği iyiden iyiye arttırmak olan Papa'nın imajının yükseltilmesine sunduğu katkılarla Avrupa gericiliğine de önemli bir itki sağlamış oldu.

AKP'li yıllar İpekçi'yi yeniden ve yeniden öldürdü

AKP'li yıllar ise İpekçi için yeniden katledildiği yıllar olarak tarihe geçti. AKP iktidarının 4. yılında, 12 Ocak 2006 tarihinde serbest brakılan Ağca,
20 Ocak 2006 tarihinde yeniden tutuklandı. 4 yıl kadar daha cezaevinde kalan Ağca, 18 Ocak 2010 tarihinde tahliye edildi. AKP iktidarının 8. yılında 12 Eylül referandumuna aylar kala, Türkiye'nin demokratikleşme yalanlarıyla çalkalandığı bir dönemde Ağca'ya, AKP tarafından adeta "şöhret kapıları" yeniden açıldı. Lüks otellerde ikamet eden Ağca, AKP eliyle devlet televizyonu TRT'ye çıkarıldı. Türkiye devlet televizyonunda bir gazeteci katiline övgüler düzülmesine tanık olurken, TRT spikeri bu skandala tepki gösterenlere küfür etmekten çekinmedi. Ağca'nın ne renk kazak giydiği, kitap yazıp yazmayacağı medyada boy boy haber yapılırken, bir medya yapım şirketi Abdi İpekçi'nin katiline bir dans yarışmasında jüri üyeliği teklif etti.

33. yıl: Egemen medya unuttu, Zaman istismar etti

Abdi İpekçi'nin katledilişinin 33. yılı ise egemen medyanın İpekçi'yi tamamen unutturmaya çalıştığı ve Zaman Gazetesi yazarlarının İpekçi'yi Türkiye'nin gerici dönüşümünde bir "araç" olarak kullanmaktan çekinmediği bir yıl oldu. İpekçi'ye bugün, Milliyet Gazetesi'nin kapağında hiç yer verilmezken, Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce bugünkü yazısında, Abdi İpekçi üzerinden Odatv Davası'nın tutuklu sanıkları Yalçın Küçük ve Soner Yalçın'a saldırmaktan çekinmedi. İpekçi'nin katili, ona yardım eden NATO komutasındaki kontrgerilla çeteleri belli ilken Zaman yazarı Hüseyin Gülerce, İpekçi'nin öldürülmesinde Yalçın Küçük ve Soner Yalçın'ın sabetayizm çalışmalarının payı olduğundan bahsedebildi.

Muammer Aksoy da unutulmadı

Dün, 31 Ocak günü de Muammer Aksoy cinayetinin yıl dönümüydü. Sevenleri Aksoy'u da öldürülmesinin 22. yılında unutmadı. Demokrat Parti'nin 50'li yıllarda üniversiteye ve aydınlara başlattığı gerici saldırının mağdurlarından ve 12 Mart darbesinin tutukluları arasında yer alan anayasa profesörü Muammer Aksoy, 31 Ocak 1990 akşamı Ankara Bahçelievler'deki evinin girişinde uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetmişti. Devlet Hukukla Yaşar, Laikliğe Çağrı, Devrimci Öğretmenin Kıyımı, Atatürk ve Sosyal Demokrasi kitaplarının da yazarı olan Muammer Aksoy'a Demokrat Parti ve 12 Mart darbecilerinin gösterdiği hışmın temsilciliğini AKP üstlendi. İsmi İstanbul, Esenyurt'ta bir sokağa verilmiş olan Aksoy'un ismi, AKP'li belediye tarafından 2011'in Eylül ayında sokaktan alınmıştı.

(soL-Haber Merkezi)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder