Tan, ‘İtirazımın ve söylediğim bütün lafların arkasındayım’ dedi.
BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Meclis
Genel Kurulu’nda "Kemalist diktatörlük" ve "İskilipli Atıf
Hoca" ile ilgili sözlerini savunarak, "İtirazımın ve söylediğim bütün
lafların arkasındayım" dedi.
BDP’li Tan Meclis’te düzenlediği basın
toplantısında Meclis Genel Kurulu’nda yaşanan tartışmayı değerlendirdi. 1 Nisan
1923’te Kurtuluş savaşını yapan aziz Birinci Meclisi bir darbeyle tasfiye
edenlerin tavırlarını tekrarlamak istediklerini ileri süren Tan kendi
penceresinden o dönemle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:
"Birinci
Meclis’ten rahatsızlığın nedeni ‘Musul, Kerkük, Erbil, Süleymaniye Misak-ı
Milli sınırları içindedir, başkasına veremeyiz’ demesiydi. Lozan anlaşmasının
devam eden görüşme şekline ve seyrine muhalefet ettikleri için lağvedildi.
Aralarında İstiklal Marşı yazarı Burdur milletvekili Mehmet Akif Ersoy dahil 63
vekil devre dışı bırakıldı. Bunların içinde Ali Şükrü Bey de 27 Mart 1923 günü
Çankaya Muhafız Alayı komutanı Topal Osman ve adamları tarafından katledildi.
Meclis’in içindeki İslami muhalefetin başını çekiyordu."
"İSKİLİPLİ
ATIF HOCA’DAN ÖZÜR DİLENMESİ GEREKİRKEN HAKARET EDİLDİ"
Tartışmalı Genel Kurul’da CHP’li bir
milletvekilinin o dönemin mağdurlarından olduğunu öne sürdüğü İskilipli Atıf
Hoca hakkında "vatan haini", "İngiliz işbirlikçisi" gibi
sözlerle kin kustuğunu belirten Tan, İskilipli Atıf Hoca’nın şapka kanununa
muhalefet ettiği için asıldığını, kendisinden özür dilenmek yerine hakaret
edildiği için itiraz ettiğini söyledi. "İtirazımın ve söylediğim bütün
lafların arkasındayım" diyen Tan şöyle devam etti:
"Türkiye
Cumhuriyeti artık ’Kel Ali’lerin ’Üç Ali’lerin değil. Eski çamlar bardak oldu.
Hala milletvekillerini öldürtecek kadar gözü kara bir siyaset peşindeyseniz
bunları yapamayacaksınız, geçmiş olsun. Bu çaldığınız sazlar kırılalı yıllar
oldu, haberiniz yok. Hiçbir tehdide, baskıya, yıldırma ve kuru gürültüye pabuç
bırakacak değiliz. Kimseye hakaret etmedim, şahıslarla polemiğe girmedim."
"İSTERLERSE
YAĞLI GÜREŞ YAPALIM"
CHP ve MHP Grup Başkanvekillerinin tartışmada
sarf ettiği ‘terbiye sınırlarını aşan’ sözlerini kendilerine iade ettiğini
söyleyen Tan, "Eğer bir kuru cengaverlik peşinde iseler burası onun yeri
değil. Burası düşüncelerin, delillerin, belgelerin paylaşılacağı yerdir. Yok
şahıs olarak kavga peşindeler ise Meclis’in dışı çok geniş. Yağlı güreş de
yapabiliriz, ama burası Kırkpınar da değil. Bütün olumsuz ve hakaret içeren
ifadelerini aynı şekilde onlara iade ediyorum" dedi.
‘Ergenekon’un açık avukatlığına savunan, eski
tek parti rejiminin bugün de devamını düşünen çevrelerin’ CHP’nin son
kongresinde tasfiye olduğunu ileri süren Tan, "Bundan sonra siyasi bir
gelecekleri yoktur. Bunu bahane ederek şov yapmalarının da gereği yoktur,
geçmiş olsun" dedi.
"UYARIYI
DA İADE EDİP UYARIYORUM"
Tartışma sırasında AKP içinden kendisine
destek verip alkışlayanlara teşekkür eden Tan, "Bu mesele ne benim babamın
ne de kimsenin dedesinin davası değil. Bu memleketimizdeki tüm mağdurların
İstiklal Marşı’nın yazarı Mehmet Akif Ersoy’dan İskilipli Atıf Hoca’ya, Hrant
Dink’ten dağdaki çobanın hakkının savunulmasıdır" dedi.
Meclis Başkanvekili Mehmet Sağlam’ın
hakaretler yağdıran milletvekillerine uyarı hatta kınama cezası vermesi
gerekirken kendisine uyarı cezası vermesini kınadığını söyleyen Tan,
"Darbecilere, diktatörlere ve Meclis’i kendi kışlaları gibi kullanmamaları
gerekenlere karşı durmanız gerekirken beni uyarmanız sadece esef vericidir.
Uyarıyı da iade edip uyarıyorum" diye konuştu.
"AK
PARTİ’NİN DAHA DİK DURMASINI BEKLERDİM"
Tan, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in olayla
ilgili alelacele açıklama yapmasını da sadece tebessümle karşıladığını
belirterek, "Fakat seviniyorum, Türkiye demokrasisi büyük mesafe almış
demek ki, ünlem. Orhan Doğan ile Leyla Zana Meclis’ten yaka paça çıkartılırken,
o zamanki Meclis Başkanı Rodos’a kaçmıştı. Şimdi Meclis Başkanımızın makamında
bulunarak böyle bir açıklamayı yapması büyük bir ilerleme. Oradaki ‘saygı’
kelimesi, tırnak içinde bir saygı var, kürsüde; bu ‘saygı’ ifadesini de anası
sarımsak, babası soğan olanlara söylemek lazım. Benim babam Bedii Tan, annem
Muazzez Tan, bütün memlekete gidin sorun, söyledikleri ilk söz, ‘Beyefendi ve
hanımefendi’?. Ben onların terbiyesiyle büyüdüm" dedi.
AK Parti grubundan daha dik bir duruş
sergilemesini beklerdim" diyen Tan şöyle devam etti:
"’Askeri
vesayet bitti, demokratik bütün kanallar açıldı, Türkiye demokratikleşti’ diye naralar
atıyorsunuz, ondan sonra üç tane kuru gürültüde elleriniz ayaklarınız titriyor.
Titreyin ve kendinize dönün. Eğer Türkiye tam demokratik bir hukuk devleti
olacaksa, bu meclisin kürsüsünde her şey konuşulacak. Biz burada olduğumuz
müddetçe, ben burada olduğum müddetçe bunların hepsini konuşmaya devam
edeceğim."
"ŞEVKİ
YILMAZ’IN VE HASAN MEZARCI’NIN KULLANDIĞI ÜSLUBU KULLANMAYACAĞIM"
BDP’li Tan açıklamalarından sonra
gazetecilerin sorularını yanıtladı. Tan, "İfadelerinin Meclis
tutanaklarından çıkarılmasını istediniz mi?" sorusuna "Hayır,
kesinlikle istemiyorum. Çıkarılmadı, çıkarılamaz, ağzımdan çıkan her söz
benimdir" yanıtını verdi. Tan, konuşmasındaki "Kemalist diktatörlük" ifadesinin
hatırlatılarak "Atatürk’ü diktatör olarak mı görüyorsunuz?" sorusuna
ise "Ben bu tür polemiklere girmek istemiyorum. Yani ben Şevki Yılmaz’ın
ve Hasan Mezarcı’nın kullandığı üslubu kullanmayacağım" diyerek şu yanıtı
verdi:
"Aklım
başımda, Allah’a çok şükür, iyi kötü bir okur-yazarlığım var. Ben bu tür
polemiklerle topu taca atacak durumda da değilim, yaşta da değilim, işim de o
değil. Ben bir dönemi siyasi olarak analiz ettim. Türkiye içinde ve dışında
yüzlerce kitap var bu konuda. Bunu tartışırız. Ve Sayın Meclis Başkanına bir
çağrım var. Siz bir önceki Meclis Başkanı Sayın Mehmet Ali Şahin’den
devraldığınız İstiklal Mahkemesi zabıtlarının açılmasına hız veriniz. Birinci
göreviniz bu. 9 eleman günümüz Türkçesine aktarmak için çalışıyor. Gerekirse
109 eleman görevlendirin ve bu zabıtları açın."
"ATATÜRK’LE
ŞAHSİ ALIP VEREMEDİĞİM YOK, AMA BİR DÖNEMİ DİKTATÖRLÜK OLARAK GÖRÜYORUM"
Tan, "Kurtuluş Savaşını Birinci Meclisi
kuranlar gerçekleştirdi" diyorsunuz. Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş
Savaşının size göre neresinde?" sorusuna "İçindedir" karşılığını
verdi. Tan, "Kemalist diktatörlük" diyerek "Atatürk’e hakaret
etmiş olmuyor musunuz?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:
"Beni
bu topa sokamazsınız. Benim Mustafa Kemal Atatürk’le, İsmet Paşa’yla, Celal
Bayar’la, Adnan Menderes’le, Süleyman Demirel’le, şahsi bir alıp veremediğim yok. Ben bugün
siyaset yapıyorum. Bir dönemi yönetim şekli olarak ‘diktatörlük’ olarak değerlendiriyorum.
Şimdi siz kalkın cumhuriyet deyin, meşrutiyet deyin; bunu tartışalım. Efendim,
‘O zamanki dünyanın hepsi böyleydi, Hitler vardı, Mussolini vardı, işte şu vardı bu vardı. Ne yapalım biz de
böyle yaptık’ diyebilirsiniz. Deyin, ama beni oradan alıp, ‘şu şu şahsa hakaret ediyor, Kurtuluş
Savaşı’na karşı çıkıyor, bilmem neyi ne yapıyor?’ bunların hepsi yavuz hırsızın
ev sahibini bastırmasıdır. Bunlar yavuz hırsızdır. Hırsızın elini cebimizde yakalıyoruz,
çıkarıyoruz, dönüp hakaret ediyor."
"HİÇKİMSENİN
BABASININ MECLİS’İ DEĞİL"
Başbakan Erdoğan’ın Dersim ile ilgili
sözlerini hatırlatan Tan, Dersim katliamında Seyit Rıza’nın asılmasını
Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’in anlattığını belirterek şöyle devam
etti:
"Zilan’da
Sason’da katliam olduğunu en yüksek
yetkililer anlatıyor. Şimdi bu dönem demokrasi midir, meşrutiyet midir,
padişahlık mıdır, diktatörlük müdür bunu tartışalım, ama sakin sakin
tartışalım. ‘Hayır, konuşamazsın; tanrılara bir şey diyemezsin ‘ diyorsan;
tanrılarınız size mübarek olsun. Bizim kimsenin tanrısıyla bir alıp
veremediğimiz, bir çarpışmamız yok, şahıslarla ilgili bir polemiğimiz yok,. Bu
nedir, suçlunun, suçüstü yakalananın, bir milletin 70-80 senesini zehir
edenlerin, bir de çıkıp üstüne üstlük millete küfretmesidir. Bunlara girmeyiz
biz. Kurtuluş Savaşı’nda hepimizin babası, dedesi, sülalesinin ne yaptığı
belli. Türk belli, Kürt belli. Böyle ben vurdum, ben yaptım, burası benim Meclisim? Hiçbirinizin babasının Meclisi
değil; kanımız var canımız var."
"ATATÜRK
DÖNEMİ DEMOKRATİK DEĞİL"
Tan, "Hitler faşizminden kaçan bilim
adamlarının Kemalist diktatörlüğe sığınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?"
sorusuna ise "Bu konuda bir adım daha başka bir polemiğe girme durumunda
değilim. Yani siz o döneme ‘demokratik bir dönemdir’ diyorsanız, bu sizin
görüşünüz. Ben öyle düşünmüyorum arkadaşlar, beni niye zorluyorsunuz?"
yanıtını verdi.
Tan bir basın mensubunun, "Hasan Mezarcı
ve Şevki Yılmaz’ın üslubuyla konuşmam’ sözlerini hatırlatması üzerine tekrar
bir polemiğe girmek istemediğini belirterek, "Ben düşüncelerimi kendi
üslubumla, bunu ifade etmek için söyledim, böyle mayınlı sahalara alacak, ondan
sonra da gerçeği kaybedecek? Bunlar geçti artık. Yani ben şişhane derken, beni
Gümüşhane’ye götürmek isterseniz, ben şişhaneden bir adım dönmem. Bir adımda ne
Taksim’e çıkarım, ne Kasımpaşa’ya inerim" dedi. ‘Sivas Katilamı zaman
aşımına giriyor, aynı hassasiyeti gösterir misiniz?’ yönündeki bir soruya Tan,
"Aynı hassasiyeti gösteriyorum. Yeni Zemin dergisinde yazılarım da var.
Katliamı yapanları kınıyorum" yanıtı verirken, "Sivas katliamında
zaman aşımını Kemalistler mi yapıyor?" sorusuna "Bunu, bugünkü derin
yapı uygulatıyor" karşılığı verdi.
(milliyet)
Demokrat Haber
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder