Bugün 27 Mart Dünya Tiyatro Günü. Türkiye’de sanatın her alanında yaşanan saldırılardan son dönemde ciddi anlamda payına düşeni alan tiyatroların sorunlarını ve çözüm adına neler yapılması gerektiğini tiyatro sanatçısı ve yönetmeni Orhan Aydın ile konuştuk.
Türkiye’de tiyatro sanatçıları 27 Mart Dünya
Tiyatro Günü’ne, oyunlarına yapılan gerici basın saldırılarıyla, sahnelerinin
bir bir kentsel ranta feda edilmesiyle, oyunlarının otosansüre uğramsıyla,
oyunlarını sergileyecek sahne bulamama sorunlarıyla giriyor… Yaşanan bu
saldırıları, nedenlerini ve sanatçıların çözüm adına önerilerini tiyatro
sanatçısı Orhan Aydın ile konuştuk.
"27 MART SANAT DÜŞMANLIĞININ DORUĞA
ÇIKTIĞI BİR DÖNEME DENK GELDİ"
Bugün Dünya Tiyatro Günü. Öncelikle sanat
alanında yaşanan saldırıların ardından ülkenin tiyatro sanatçıları bugün bir
kutlama yapabiliyor mu?
2012 Dünya Tiyatro Günü her yıl olduğu gibi bu yılda perdesini açan tüm tiyatrolar tarafından “sözde” kutlanacak. Ülkemizde Dünya Tiyatro Günü yaklaşık 10 yıldır oldukça buruk geçiyor.
2012 Dünya Tiyatro Günü her yıl olduğu gibi bu yılda perdesini açan tüm tiyatrolar tarafından “sözde” kutlanacak. Ülkemizde Dünya Tiyatro Günü yaklaşık 10 yıldır oldukça buruk geçiyor.
Bu yüzden bugünün adını tiyatrocular için
şenlik değil daha ziyade mücadele günü olarak tanımladık. Sanat alanında AKP
karanlığına karşı bir başkaldırı olarak gördük bugünü uzun süredir.
Kısacası 27 Mart 2012 bizim ülkemizde sanat
düşmanlığının doruğa çıktığı bir döneme denk geldi.
Kars’taki heykelin yıkılmasıyla doruğa çıkan
sanat düşmanlığının arkasında sistematik bir çalışma var. Bu sürece karşı
Kars’ta süren festivalde çok anlamlı bir tepki gösterildi. Bu tepki birçok
önemli sanat insanın katıldığı festivalde Kars halkı tarafından gösterildi ve
AKP’li Kars Belediye başkanı halkın yuhalamalarıyla karşı karşıya kaldı. Eğer
AKP’ye karşı bir duvar örülecekse bunun anlamlı ipuçları Kars’taki halk
tepkisinde gizlidir.
Bu sene Tiyatro Günü dolayısıyla Kenan
Işık’ın kaleme aldığı bir ulusal bildiri var. Son yıllarda muhalif tiyatro
sanatçıları ulusal bildirilerin karşısına alternatif bildirilerle çıkıyordu. Bu
yıl da benzeri bir bildiri olacak mı?
Bu yıl Tiyatrolar Günü dolayısıyla yazılan uluslararası bir bildiri var. Bir de Kenan Işık tarafından kaleme alınmış ve “tiyatro öldü” diyen ısmarlanmış bir bildiri…
Bu yıl Tiyatrolar Günü dolayısıyla yazılan uluslararası bir bildiri var. Bir de Kenan Işık tarafından kaleme alınmış ve “tiyatro öldü” diyen ısmarlanmış bir bildiri…
Buna karşın tiyatrocuların alternatif
bildirisinde bu yıl ortaklaşılamadığını gösteren bir süreç yaşandı. Ortada
birçok söz söyleme durumu var. Bu ülkede ve sanat alanlarında yaşanan ortak
sorunlara karşı ortak bir tutum alınabilmeliydi.
Bu yıl muhalif anlamda Türkiye Tiyatrolar
Birliği, Tiyatro Oyuncuları Derneği ve Yılmaz Onay’ın yazdığı üç ayrı bildiri
var önümüzde.
İlk iki bildiri gerçek anlamda bir şey
söylemezken, muhalif bildirilerin üçü de ortak sorunları dile getiriyor.
"ANKARA'DA SANATA BÜYÜK BİR SALDIRI
YAŞANIYOR"
Sanat alanlarına dönük AKP iktidarında ciddi
bir saldırı olduğu biliniyor. Akla gelen ilk örneklerden bazıları Emek
Sineması, Taksim Sahnesi, AKM ve son olarak da Ayazağa Kültür Merkezi... Sanat
alanına yapılan bu saldırıları sanatçılar nasıl değerlendiriyor?
Bu yıl yazılan muhalif bildirilerde bu konunun eksik kaldığını düşünüyorum. Bildiriler AKP’nin son süreçte başlattığı saldırıları odak noktasına almalıydı. Kentsel dönüşüm nelere yol açtığını, sanat alanlarının kentsel dönüşümdeki ranta nasıl feda edildiği görülmeliydi.
Bu yıl yazılan muhalif bildirilerde bu konunun eksik kaldığını düşünüyorum. Bildiriler AKP’nin son süreçte başlattığı saldırıları odak noktasına almalıydı. Kentsel dönüşüm nelere yol açtığını, sanat alanlarının kentsel dönüşümdeki ranta nasıl feda edildiği görülmeliydi.
Tiyatrocular ülkesindeki sorunlara karşı en
önde yer almalıdır diye düşünüyorum. Bu bağlamda son süreçte Ankara’da devlet
tiyatroları, senfonisi ve balesine saldırıyor.
Kültür Bakanı istediği pembe yalanları
söylesin. AKP’nin sanat düşmanlığı Ankara’daki kültür alanlarının talana ve
kentsel dönüşüme açılmasıyla bir kez daha net bir biçimde ortaya çıkmıştır.
Ankara’da Heykel’den başlayan ve yeni
adliyeye kadar ilerleyen güzergahtaki sanat alanlarının yok edilmesi oldukça
önemli bir başlık olarak sanatçıların önünde durmaktadır.
Özel tiyatrolara
yardım için oluşan fona artık özel tiyatrolar yardım başvurusu yapamıyor. Bütün
dernekler bu başvuruyu yapma hakkı elde ederken, tiyatrolar için çıkarılan fona
tiyatrolar başvuramıyor.
"TİYATRO MESLEĞİ AYAKLAR ALTINA
ALINIYOR"
Tiyatro alanında son süreçte yaşanan önemli
bir gelişme de özel tiyatrolara ayrılan fondan artık tiyatrolar yerine
dernekler ve vakıflar yararlanabilecek olması oldu. Özel tiyatroların ayakta
kalması adına son derece önemli olan böylesi bir fonun kesilmesini nasıl
değerlendirmek gerekiyor?
Tiyatro alanına yapılan saldırının çok kesin bir örneğidir yaşanan bu gelişme. Bu olayla birlikte Kültür Bakanlığı’nın gizli kapaklı yürüttüğü operasyonda ortaya çıkmış oldu.
Tiyatro alanına yapılan saldırının çok kesin bir örneğidir yaşanan bu gelişme. Bu olayla birlikte Kültür Bakanlığı’nın gizli kapaklı yürüttüğü operasyonda ortaya çıkmış oldu.
Tiyatro biletlerinden, spor etkinliklerinden
ve başka bazı kalemlerden sanat için ayrılmış olan bu fonda artık yandaşların
başvurusunu açıldı.
Bu mesleğin ayaklar altına alınması için
atılan adımlardan birisidir.
Geçtiğimiz gün, Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri
Mustafa İsen, “Muhafazakâr sanatın yapısını oluşturmalıyız” açıklamasında
bulundu. Bu açıklamayı bir tiyatro sanatçısı olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
İsen Kültür Bakanlığı Danışmanlığı görevinde de bulunmuş bir isim. Yani bu sözleri söyleyen isim sözde sanat sorumluluğu da yaptı. Mustafa İsen’in “Kendi muhafazakâr sanat kurumalarımızı ve sanat adamlarımızı yetiştirmeliyiz” sözleri, ikinci cumhuriyetin sanat alanına yansımasıdır.
İsen Kültür Bakanlığı Danışmanlığı görevinde de bulunmuş bir isim. Yani bu sözleri söyleyen isim sözde sanat sorumluluğu da yaptı. Mustafa İsen’in “Kendi muhafazakâr sanat kurumalarımızı ve sanat adamlarımızı yetiştirmeliyiz” sözleri, ikinci cumhuriyetin sanat alanına yansımasıdır.
Bu sözler sanatçılara 27 Mart hediyesidir.
"TİYATROLARDA OTOSANSÜR BAŞLADI"
Bir de gerici basının son dönemde tiyatro
oyunları ve sanatçıları üzerinde kurmaya çalıştığı baskı var. Rosenbergler
Ölmemeli, Günlük Müstehcen Sırlar ve Otobüs adlı oyunlara ciddi saldırı
yazıları yazıldı. Bu saldırıları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Zaman, Yeni Şafak, Vakit, Sabah ve Hürriyet gazetesinden isimler sanat düşmanlığı ve gericilik konusunda birbiriyle yarış halindeler. “Şehir tiyatroları oyunlarında çıplaklık var” diyorlar sosyalizm diyemiyorlar ama “raydan çıkmışlık” var diyorlar. Bu sözlerle tiyatro hedefe konuluyor.
Zaman, Yeni Şafak, Vakit, Sabah ve Hürriyet gazetesinden isimler sanat düşmanlığı ve gericilik konusunda birbiriyle yarış halindeler. “Şehir tiyatroları oyunlarında çıplaklık var” diyorlar sosyalizm diyemiyorlar ama “raydan çıkmışlık” var diyorlar. Bu sözlerle tiyatro hedefe konuluyor.
Baskı öyle boyutlara ulaştık ki artık
tiyatroda otosansür başladı. Sahne üzerinde toplumsal gerçekliği görmek
imkânsız hale geliyor.
Bu saldırılara karşı direnen az sayıda
tiyatro kalmasının nedeni 10 yıldır süren sistemli gericiliktir.
Bir diğer sorumuz da tiyatro sahneleri ve
salonlarının durumları ile ilgili olacak. AKP döneminde tiyatro sanatçıları,
oyunlarını sahneye koyabilecekleri salonlara sahip mi?
AKP bununla çok fazla övünüyor. Biz sanat düşmanlığına işaret ettiğimizde biz salon yaptık diyorlar. Bu büyük bir yalan. AKP iş başına geldiği günden bu yana Türkiye’nin herhangi bir yerinde uluslararası standartlara uygun tek bir tiyatro salonu, tek bir senfoni salonu ve sanat alanı gösteremez.
AKP bununla çok fazla övünüyor. Biz sanat düşmanlığına işaret ettiğimizde biz salon yaptık diyorlar. Bu büyük bir yalan. AKP iş başına geldiği günden bu yana Türkiye’nin herhangi bir yerinde uluslararası standartlara uygun tek bir tiyatro salonu, tek bir senfoni salonu ve sanat alanı gösteremez.
Göstereceği tek yer Muhsin Ertuğrul
olacaktır. Orada da şehir tiyatrosu kiracı hale getirilmiştir. Üstelik tiyatro
mimari ve dokusuyla en ufak ilgisi yoktur.
Anadolu kentlerinde yapılan ve adına tiyatro
salonu denilen yerlerin neredeyse tamamı konferans salonudur. Ülkeye tek bir
sanat kurumu kazandırmayanların Ayazağa’daki kültür merkezini yıktığını yerine
eğlence merkezi yapacağını dahi sadece 5 gün önce öğrendik.
"TOPLUMSAL GERÇEKÇİ OYUNLARA AKP SAHNE
VERMİYOR"
Türkiye’de oyunlar içeriği dolayısıyla sahne
bulmakta zorluklar yaşıyor mu?
AKP kimin oyun oynayacağına kendi karar veriyor. Kendi parti etkinliklerini yapıyorlar kendi tiyatro oyunlarını sergiliyorlar. Birçok özel tiyatro oyunlarını sahneleyebileceği salon bulamıyor.
AKP kimin oyun oynayacağına kendi karar veriyor. Kendi parti etkinliklerini yapıyorlar kendi tiyatro oyunlarını sergiliyorlar. Birçok özel tiyatro oyunlarını sahneleyebileceği salon bulamıyor.
Yanı başımızda Beyoğlu’nda Muammer Karaca
Salonu’nda Genco Erkan oyunlarını sahneleyemiyor. Tiyatro ayda sadece 4 gün
Genco Erkan’ın oyununa kapısını açarken, haftanın geri kalan günleri salon AKP
etkinliklerinden geçilmiyor.
Şurası çok açık; toplumsal gerçekçi oyunlara
AKP sahne vermiyor. ODTÜ dışında özel tiyatrolar üniversite bünyesindeki
salonlarda da artık sahne alamıyor. Tiyatro gençlerle de buluşamıyor artık…
"ÇÖZÜM ÖRGÜTLENMEKTE"
Peki, yaşanan bu saldırılara karşı ne
yapmalı?
Sanatçıların daha fazla dayanışma ve birlikte olmaya ihtiyacı var. Karşımızda örgütlü bir gericilik varken, bizimde örgütlü olmamız gerekiyor. Birlikte mücadele etmeliyiz. Keman çalıyorsak tek başımıza değil, gitar çalıyorsak tek başımıza değil yan yana olmalıyız. Başka türlü bu saldırıları göğüsleme şansımız yok.
Sanatçıların daha fazla dayanışma ve birlikte olmaya ihtiyacı var. Karşımızda örgütlü bir gericilik varken, bizimde örgütlü olmamız gerekiyor. Birlikte mücadele etmeliyiz. Keman çalıyorsak tek başımıza değil, gitar çalıyorsak tek başımıza değil yan yana olmalıyız. Başka türlü bu saldırıları göğüsleme şansımız yok.
(soL - Haber Merkezi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder