Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Devletin dindar nesil yetiştirme gibi bir rolü olmalı mı?" sorusuna karşılık "Devletin dindar nesil yetiştirmek gibi bir görevi yok" cevabını verirken, Başbakan Erdoğan'ın "dindar nesil" demekten kastının "inançlı bir nesil yetiştirmek" olduğunu düşündüğünü söyledi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Çankaya Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler öğrencileriyle Başbakanlık Yeni Bina Konferans Salonu'nda bir araya geldi.
Arınç, "Devletin dindar nesil yetiştirme gibi bir rolü olmalı mı?" sorusunu soran bir öğrenciye karşılık olarak, "Bu sorunun cevabını Tayyip bey duymasa daha iyi olur değil mi? Bu soruyu saat 19.00'dan sonra sorsaydın, o Güney Kore'ye gitmiş olurdu ben de rahatlıkla konuşurdum" diyerek espri yaptı.
Devletin temel eğitimi vermesi gerektiğini, genç nesillerin iyi bir eğitim almasını amaçladıklarını anlatan Arınç, iyi ve nitelikli bir eğitimin ülkenin geleceği olduğunu vurguladı. Demokratik bir eğitim sistemi yaratmanın hükümetlerin görevlerinden olduğunu ifade eden Arınç, Başbakan Erdoğan'ın "dindar nesil" demekten kastının "inançlı bir nesil yetiştirmek" olduğunu düşündüğünü söyledi.
Ateistler de olsun canım!
Arınç'ın "dindar nesil yetiştirme" karşıtıymış gibi görünen sözlerinde, ateistlere yönelik tepeden bakan imaları dikkat çekti. Arınç'ın sözleri şöyle:
"Çünkü bir insan inanabilir, inanmayabilir de. İnanan insana saygı gösterip, inanmadığını söyleyeni dışlamak kesinlikle demokratik değil. O da onun inancıdır, inanmıyordur. Ama onu kınamak, aşağılamak mümkün değil. Elbette ateistler de olacak, bunu ifade eden insanlar da olacak.
Yaşam tarzı olarak farklı düşünceler, inançları benimseyen insanlar da olacak. Demokrasi bir arada yaşama sanatıdır. Ama inançlı bir gençliğin ülkesine, vatanına, kendi ailesine, kendisine daha faydalı bir takım argümanlarla desteklenmesi bir amaç olabilir. Sayın Başbakan bu konuda samimidir ve bence de masumdur."
'Devletin böyle bir görevi yok, ama inançlı gençlik olsa daha iyi'
Devletin Müslüman ya da Hıristiyan bir gençlik yetiştirme gibi bir görevi olmadığını söyleyen Arınç, "Ama inanan, inançlı nesiller bu ülkeye daha faydalı olacaktır. Dolayısıyla o nesillerin bu isteklerinin, bu ihtiyaçlarının karşılanması doğrudur. Bunu söylüyorsa bu aykırı bir söz değil. Asıl amacının bu şekilde olduğunu düşünüyorum." dedi.
'Siyasi partiler cemaatlerden etkilenir'
Arınç, dini cemaatler ve sivil toplum örgütlerinin siyasi partiler üzerine etkisinin sorulması üzerine Arınç, cemaatin mutlaka dini kaynakları ve amaçlı olması gerekmediğini, cemaat veya camia denilsin bugün siyasi partilerin bunlardan etkilendiğini söyledi.
Tarikatların, dini ve sosyal amaçla kurulduğunu, varlıklarının sürekli hale geldiğini ifade eden Arınç, CHP'nin içinde, geçmişte Yaşar Nuri Öztürk gibi din adamları, bugün cami imamlığından gelen milletvekilleri bulunduğunu kaydetti.
Bu tür insanların kendi partilerinde de MHP ve BDP'nin içinde de bulunduğunu anlatan Arınç, "Bu toplumun içinde dini minnet taşıyan herkesin bir itibarı, çevresi ve etkinliği vardır. Onlardan istifade etmek isteyenler veya bireysel olarak katkısına ihtiyaç duyan bütün siyasi partiler kapılarını çalarlar. Bazen çarşaf giymiş hanımlara parti rozeti takarlar" dedi.
(soL - Haber Merkezi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder