25 Şubat 2012 Cumartesi

Zaman gazetesinin saldırısına, İBB Şehir Tiyatroları'ndan yanıt geldi


Zaman gazetesinin önce İskender Pala'nın köşesinde yer verdiği yazı, ardından yaptığı bir haberle saldırdığı İBB Şehir Tiyatroları, gazeteye yanıt verdi.

Zaman gazetesi yazarı İskender Pala'nın Şehir Tiyatroları’nın 26 Şubat’ta prömiyeri yapılacak yeni oyunu “Günlük Müstehcen Sırlar” ile ilgili 14 Şubat’ta yazdığı köşe yazısı büyük tepki toplamış, Tiyatro Eleştirmenleri Birliği adına Üstün Akmen’in de karşı bir yazı yazmasına vesile olmuştu. Gelen tepkilerin ardından 20 Şubat günü, çarpıtma bir habere imza atan gazete, Şehir Tiyatroları’nın seyirci sayısının çok düştüğünü, bunda da etkin olan etmenin “müstehcen ve politik” oyunlar olduğunu iddia etmişti. Şehir Tiyatrosu genel sanat yönetmenliği, her iki yazıyı da ele alan bir basın açıklaması yayınladı.


“Müstehcenlik suçlaması akılsızlık”

100. yılını kutlamak üzere olan Şehir Tiyatroları’nın tarihinin hatırlatıldığı açıklamada, 100 yıllık geçmişin saygın birçok başarıyla dolu olduğu ve oyunların seçimi ve hazırlanışından büyük bir titizlik gösterildiğinden söz edilerek şöyle denildi:


“Dünya Tiyatro Edebiyatı klasiklerinin yanı sıra Ulusal Tiyatronun seçkin örnekleri repertuarda her zaman yerini koruyacaktır. Titizlikle seçilen, büyük emek ve özveriyle çalışılan 60’ın üzerinde oyundan bir tanesi bile böylesine art niyetli bir tartışmanın içine sokulamayacak denli önem taşımaktadır. Kurumumuzun resmi internet sitesi olan www.ibst.gov.tr adresinden oyunların en azından isim–yazar ve konularına göz atan akıl ve izan sahibi hiç kimse 'İBBŞT oyunlarında % 80 cinsel sululuk ve müstehcenlik var' çıkarsamasında bulunamayacaktır.”


Verilen istatistikler geçersiz

Seyirci sayılarının azaldığına dair habere de değinen kurum, basın açıklamasında doğru istatistiklere yer verdi.


“Şehir Tiyatroları’nın 'seyirci kaybettiği' yargısı gerçeği yansıtmamaktadır. Buna kaynak olarak verilen İstatistik Kurumu verilerinde (Zaman Gazetesi, 20 Şubat 2012 sf. 19) 2009-2010-2011 yılları karşılaştırılmış, buna göre 2009 yılında 401.522 olan seyirci sayısının bir sonraki yıl 421.884’e yükseldiği ancak 2011 yılında 12734 kişi; doluluk oranında ise bir önceki yıla göre %2’lik bir azalma olduğu belirlenmiş.

Şehir Tiyatroları elbette her yıl bir öncekine göre daha fazla seyirciye ulaşmayı hedefler. Ancak sorun edilen rakam 12.734 kişi ise bunu tamamlamak bir kurum tiyatrosu açısından hiç de zor olmasa gerekir. Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava Sahnesi’nde yapılacak birkaç temsille veya –hizmete açılması durumunda– Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek festival oyunlarıyla bu istatistiklerin üzerine çıkılabilir.

Ayrıca söz konusu haberde hiç değinilmeyen fakat bu yıl 27.’si düzenlenen Çocuk Şenliği’nde 28 farklı oyunla 40 bin’in üzerinde çocuk seyirciye ve yine 27 yıldır düzenlenen Genç Günler’de 65 farklı oyunla 116 gösteri ücretsiz olarak sunularak 50 bin’in üzerinde genç seyirciye ulaşılmıştır.

Bütün bunların ötesinde, bir tiyatronun repertuarının niteliğini, bir oyunun başarısını ya da başarısızlığını bu istatistikler belirlemez. Aynı şey tüm sanat ve edebiyat dalları için de geçerlidir. Türk sinemasında 4 buçuk milyon izleyiciye koşan “Recep İvedik” rekor kırarken, Cannes’da “Jüri Büyük Ödülü” alan “Bir Zamanlar Anadolu”da ancak 150 bin kişiye ulaşabilmiştir.”


Tüm iddialara tek tek cevap verildi

Basın açıklamasında, Zaman gazetesinin haberinde yer verilen her iddiaya tek tek cevap verildi. Haberde koltuk sayısının arttığı iddia ediliyorken, kurum yeni salon açılmadığını belirtiyor. Oyunların olgunlaşmadan seyirci karşısına çıkartıldığına yönelik iddiayı yalanlayan ve bu bilginin kaynağını soran açıklamada, bazı yönetmenlerin oyunlarını kenar mahallelere götürmemek istediklerine yönelik iddianın ise komik bulunduğu söyleniyor.


Haberde, başarılı oyunların oynatılmadığı ima edilip, “zayıf oyunların” seyirci karşısına çıkarıldığı söyleniyor. Buna karşılık “ zayıf oyun”un ne demek olduğunu soran tiyatro yönetimi şu açıklamayı yapıyor:

“Bir kurum tiyatrosunun herhangi bir sahneye “en zayıf prodüksiyonlarını” göndermesi eleştirisini akılla ve mantıkla izah edebilmek mümkün değildir. “Zayıf” prodüksiyondan kastedilen nedir? Tek kişilik ve hatta dekoru bile olmayan bir oyun, gerek metin gerekse oyunculuk ve görsel anlatım açısından son derece “güçlü” olabilir. Buna örnek pek çok oyun yıllardır her sahneye, yurt içi ve yurtdışı turnelere gönderilmektedir. Dolayısıyla prodüksiyon açısından ne seyirci ne de kurum “zayıf”, “iri”, “dev”, “minik”, “butik” gibi ayrımlar yapar. Şehir Tiyatroları bir sanat kurumudur; besi çiftliği değildir. Küçükçekmece Sefaköy Kültür Merkezi’ne ve diğer merkezlere ancak aylık programın yoğunluğuna göre ayrıca turne yapılabilmektedir. Turne yapılacak sahnelerde ise öncelikle teknik koşulların yerine getirilmesi gösterimlerin selameti açısından önceliklidir.”


“Politik” olmak yanlış mı?

Haberde yer verilen “politiklik” eleştirisine karşı politik olmadıklarının altını çizen Genel Sanat Yönetmenliği, konuyla ilgili şu açıklamalara yer veriyor:


“Bir kurum tiyatrosunda çalışanlar için “politik oyun” veya “müstehcen oyun” diye özel bir seçim yoktur; “gerici oyun”, “ilerici oyun” vb. olmayacağı gibi! Ödenekli tiyatrolarda esas olan öncelikle “nitelikli oyun”dur! (...)

Sonuç olarak tiyatro “eserinde” bir ideoloji, düşünce ve inanç tema olarak işlense de “tiyatro sanatı” hiçbir zaman belli bir zümrenin belli bir inancın belli bir ideolojinin veya baskın siyasi eğilimin emrine girmemiştir. Doğuşundan bugüne varlığının yegâne temeli budur.“

Basın açıklamasında yandaş ve gerici bir gazete tarafından “politik olmakla suçlanan” bir kurum, politik olmadığını söylemek için bütün bir tiyatro tarihinin apolitik olduğunu iddia ediyor. “Niteliğin” içerikten bağımsız bir değer olduğunun iddia edilmesi, gerici değerleri yükselterek pekala “gerici olabilecek bir oyun”un sadece nitelikli diye övgüye değer bulunup bulunamayacağı sorusunu akla getiriyor.

Şehir Tiyatrolarında bu aralar gösterimde olan “Rosenbergler Ölmemeli” oyununa da gerici ve liberal kalemler tarafından eleştiri okları yöneltilmişti. Tüm bu olanlar, tiyatroya ve özel olarak Şehir Tiyatrosu’na yönelik bütünlüklü bir siyasi müdahale olduğunu akla getiriyor. Futboldan sanata, gündelik hayatın her alanına siyasi müdahale eden AKP hükümetine karşı, politik olunmadığının iddia edilerek mücadele edilip edilmeyeceği tartışma konusu oluyor.


(soL - Haber Merkezi)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder