AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, 5 Mayıs'ta Adana'da partisinin mitinginde "tek din" diyen Başbakan Erdoğan'ın dilinin sürçtüğünü iddia etti. Çelik, 70 milyon insanı aptal yerine koyduktan sonra aslında ülkenin çimentosunun din olduğunu savundu.
Başbakan Erdoğan’ın 5 Mayıs'ta Adana'da
düzenlenen parti mitinginde, "tek vatan, tem millet, tek bayrak"
söylemine "tek din" ifadesini de eklemesine tepkiler sürerken, AKP
Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, "dil sürçmesi" olduğunu ileri
sürdü. "Demokratik ve laik ülkelerde ‘tek din’ olamaz" diyen Çelik,
"bu memlekette etnik kavga çıkmadıysa, temel sebeplerinden bir tanesi de
inanç birliğidir" sözleri ile 'tek din' ifadesini açımladı.
Daha önce "tek dil" diyen ancak
sonra partisinin seçim mitinglerinde "ben hiçbir yerde tek dil
demedim" diyen Erdoğan, geçtiğimiz günlerde partisinin Adana mitinginde
"tek dil değil tek din dedik" demişti.
Çelik: Başbakan bir kez söyledi, arkasında
durmadı
Radikal’e konuşan Hüseyin Çelik, "partinin kuruluş felsefesi, program ve tüzüğünde ‘etnik, dini ve bölgesel’ milliyetçiliğe karşı olduğunun yazılı olduğunu" belirttikten sonra Başbakan'ın tek dil ve tek din ifadelerini kullanmadığını iddia ederek 70 milyon insanı aptal yerine koydu.
“Demokratik ve laik ülkelerde tek din olmaz.
Bizim gayrimüslim vatandaşlara karşı tutumumuz da bellidir" diyen Çelik,
"tek din" demedi dedikten sonra "Sayın Başbakan bunu bir kez
söyledi ve arkasında durmadı" diye ekledi. Çelik, "Sayın Başbakan’ı
yıllardır tanıyan, yanında duran birisi olarak söylüyorum ki, bu bir dil
sürçmesidir” dedi.
"Tek din demedi ama aslında tek
din!"
Erdoğan ile ‘tek din’ konusunu görüşmediğini de söyleyen Hüseyin Çelik, "Türk ve Kürt ‘şövenistlerinin’ kökenlerini Şamanizm ve Zerdüştlüğe dayandırma gayretleri olduğunu" ve “Eğer dil sürçmesi değilse, Sayın Başbakan şunu da kastetmiş olabilir: Türk ve Kürt şövenistlerinin bütün gayretlerine rağmen bu memlekette etnik kavga çıkmadıysa, temel sebeplerinden bir tanesi de inanç birliğidir” dedi.
Çelik sanat üzerine doğaçlama saçmaladı
"Tiyatroların özelleştirilmesi" konusuna da değinen Çelik, “Sanatı ve sanatçıları desteklemek her hükümetin boynunun borcudur. Sanat ve sanatçıya en büyük desteği de Başbakanımız vermiştir” dedi. "Tiyatrolarda repertuvarların zayıf, seyirci sayısının az olduğunu" iddia eden Çelik, "Hükümetin yıllık desteği 200 milyon lira. Bunun yarısı özel tiyatrolara verilse, özel tiyatrolar uçar" diye konuştu.
Ha sanatçı ha futbolcu!
Sanatçılar için ‘cazip emeklilik’ formülü uygulanabileceğini söyleyen Çelik, şöyle konuştu: “Kültür Bakanı iken ‘63 yaşında balet olur mu?’ demiştim, kıyamet kopmuştu. İstisnalar dışında, 40 yaşından sonra futbol oynanıyor mu? Mankenlerin ajansı varsa, sanatçıların da olmalı. Bu hükümet tiyatrocuları, sanatçıları mağdur etmez, özlük haklarına halel getirmez. Devlete göbekten bağlı olanlar hür olamazlar. Devletin yönettiği tiyatrolar rejimin payandasıdır. ‘Çağdaşlık’, vatandaşı adam etme misyonu üstlenmiştir. Sanata ideolojik bakarsanız eti için bülbülü kesmiş olursunuz.” Çelik, “Muhafazakâr sanat olmaz” söylemi için de, “Demokrasi ve aydın olmaktan söz eden insanların farklılıklara tepki göstermesi saygısızlıktır” dedi.
(SoL-Haber Merkezi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder