1986; Çernobil. 2008; Ankara, İzmir, Aksaray. 2011; Kütahya. Ve 2012… Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, "Okul Sütü Programı" çerçevesinde dağıtılan sütlerde, hastalık yapıcı mikroorganizmalara rastlanmadığını açıkladı.
Binlerce öğrencinin zehirlendiği okul sütü
programına ilişkin tanıdık bir açıklama geldi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı, "Okul Sütü Programı" çerçevesinde dağıtılan sütlerde,
hastalık yapıcı mikroorganizmalara rastlanmadığını açıkladı. Bakanlık, mevcut
veriler ışığında, uygulamanın kesintiye uğratılmasını veya durdurulmasını
gerektirecek bir durum tespit edilmediğini bildirdi.
Bakanlık tarafından iki kurul oluşturulduğu
belirtilen açıklamada, "Ancak okul sütü programının tüm aşamalarının
dikkatlice ve titizlikle ileri incelemelerine devam edilecektir. Sonuç olarak;
Türkiye'de süt tüketiminin sınırlı olduğu göz önüne alındığında, okul sütü
programı sağlıklı nesillerin yetiştirilmesinde ve beslenme ile ilişkili
muhtemel sağlık sorunlarının azaltılmasına katkı sağlayacaktır. Mevcut veriler
ışığında, uygulamanın kesintiye uğratılmasını veya durdurulmasını gerektirecek
bir durum tespit edilmemiştir" denildi.
Bakanlığın açıklaması yakın tarihteki bazı
olayları hatırlattı. İşte onlardan birkaç tanesi.
26 NİSAN 1986
26 Nisan 1986’da Çernobil’de nükleer
faciasının ardından radyasyon bulutunun etkisine giren devletlerin yöneticileri
sessiz kalmayı tercih etti. Türkiye’de ise bazı gazeteler, “Türkiye’de
radyasyon yok” manşetleriyle çıktı. Dönemin Sanayi Bakanı Cahit Aral, çayın
yıkanınca ve demlenince radyasyon etkisini kaybettiğini belirten bilimselikten
uzak bir açıklama yaptı. Aynı Bakan, kameraların karşısına geçerek çay da içti.
Bakan, Çernobil faciasının üzerinden on yıl geçtikten sonra kendisiyle röportaj
yapan bir gazetecinin sorusu üzerine; "evet, çayda radrasyon oranı
tehlikeli boyutlardaydı", itirafında bulundu. "Niye insanları yanlış
bilgilendirdiniz ve gözlerinin içine baka baka çayınızı yudumladınız",
sorusuna verdiği cevap özrü kabahatinden daha büyük dedirten cinsten: "Ne
yani, gerçeği açıklasaydık da, kamuoyunda infiale mi yol açsaydık".
Bakan, 1 Kasım 2011 kalp yetmezliğinden yaşamını yitirdi.
14 HAZİRAN 2008
2008 yılında Ankara'ya Kesikköprü Barajından
verilen Kızılırmak suyunda "arsenik" bulunduğu ortaya çıktı. Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, kameralar önünde musluktan doldurduğu
suyu içerek "Bizim suyumuz temizdir. Bizim suyumuz içilebilir. Şerefimle
teminat veriyorum ki ben her gece, her gün musluk suyu içiyorum. En kirli su
bile arıtılabilir. Bunu bilmeyen cahildir" dedi.
RAPOR SAHTE ÇIKMIŞTI
Gökçek, sudaki arsenik oranının mevsimlere
göre değişiklik gösterdiğini ve Ankara'da ki içme suyundaki arsenik oranının
dünya standartlarının altında olduğunu savunmuştu. Ancak, Belediye tarafından
ODTÜ’ye yaptırıldığı iddia edilen raporun sahte olduğu ortaya çıkmıştı.
Aynı dönemde İzmir’de de, Büyükşehir
Belediyesi, Karşıyaka ve Bornova bölgelerinden alınan ve analizi yapılan su
numunelerindeki arsenik oranını açıklamaması kriz yaratmıştı. Oranların
saklanması ve bu bölgelere su verilen bazı Menemen su kuyularının kapatılması
üzerine İzmirliler Valilik ve Büyükşehir Belediyesi'nden kamuoyuna tüm
bilgilerin ve önlemlerin açıklamasını istemişti.
24 MAYIS 2008
Ankara’daki arsenik krizinden önce Aksarayın
da sularının arsenikli olduğu gündeme geldi.Aksaray Belediye Başkanı Nevzat
Palta 10 binlerce kişiyi hastanelik eden virüsün şebeke suyundan
kaynaklanmadığını defalarca açıkladı. Yardımcısı Sadi Özdil, suyun temiz olduğunu
kanıtlamak için basını çağırıp bardak bardak su içti. Sağlık Bakanlığı
insanları hasta eden virüsün şebeke suyundan kaynaklandığını açıklarken, Eylül
ayında Aksaray Üniversitesi’nin hazırladığı raporda suların arsenikli olduğu
ortaya çıktı.
9 MAYIS 2011
Kütahya’da Eti Gümüş şirketine gümüş üretim
tesislerinde kullanılan siyanürlü suyun depolandığı 3 kademeli barajın bir seti
çöktü.Çevre Mühendisleri Odası, siyanürün yer altı sularına karışıp
karışmadığını tespit etmek amacıyla bölgedeki içme suyundan alınan numune
sonuçlarını açıkladı. Siyanür sızıntısı, 4,5 kilometre ötedeki
Köprüören Köyü'nün su kaynaklarına ulaştığı ortaya çıktı. Eti Gümüş
yetkililerinden gelen açıklamada ise, “İnsan sağlığı için risk yok” ifadelerine
yer verildi.
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu,
“Bazıları numune alıyor, çıkıyor, bangır bangır televizyonda beyanatlar
veriyor. Yok 'siyanür karıştı', yok 'felaket olacak' falan. Bunların aslı
astarı yok. Şu anda hiçbir tehlike yok” dedi. Faciadan bir ay sonra, Ankara
Meslek Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Dr. Hınç Yılmaz, Eti Gümüş A.Ş'de
çalışan 97 işçide sınır değerin üzerinde arsenik tespit edildiğini açıkladı.
EmekDünyasi.net
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder