Devlet eliyle tiyatro olmayacağını belirterek, tiyatroculara ‘siz kimsiniz’ diye soran Başbakan Tayyip Erdoğan’a sanatçılardan tokat gibi cevap geldi. Başbakan’a “asıl sen kim oluyorsun” diye soran sanatçılar, “tiyatro bizim işimiz, sanatı size teslim etmeyeceğiz” dedi.
Belediye Meclisinden sessiz sedasız geçen
yönetmelik değişikliği ile Şehir Tiyatroları repertuarını belirleme yetkisinin
bürokratlara verilmesini günlerdir protesto eden sanatçılar, dün başlayan
“Tiyatroya / Sanata Özgürlük” nöbetini bugün gün doğana kadar sürdürdü.
Tiyatronun duayeni Muhsin Ertuğrul’un, ölüm yıldönümünde ve Şehir
Tiyatroları’nın sezonu kapattığı günde sanatçılar da sanatseverler de uyumadı.
1 Mayıs’a bu eylemde biriktirdikleri güçle, kitlesellikle katılacaklarını dile
getiren sanatçılar, tüm halkı, İstanbulluları Şehir Tiyatroları’na sahip
çıkmaya çağırdı. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar kalabalığı uyutmayan
sanatçı Fırat Tanış’ın gitarını akord ederken “keşke herkesi akord edebilmek
mümkün olsa” sözleri de gecenin eğlenceli dakikalarına eklendi. Tanış’ın Şehir
Tiyatroları sürecine uyarladığı “Yani” şarkısıysa söylenmekten marşlaştı.
“Şehir Tiyatroları yok edilemez” diyen
yüzlerce sanatçı, aynı gün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konuşmada;
“İstanbul’da şehir tiyatroları meselesinde o despot anlayış, o kibirli tavır
tekrar kendini gösterdi. Soruyorum siz kimsiniz? Bu ülkede sanat sizin
tekelinizde mi? Tiyatroları özelleştirmek suretiyle buyurun tiyatrolarınızı
istediğiniz gibi oynayın” sözlerine ise hayli tepkiliydi.
BU GÜÇLE 1 MAYIS ALANLARINDAYIZ
Erdoğan’ın bu sözlerinin damgasını vurduğu,
sanatçıların nöbetinin açılışını Oyuncu-Rejisör Orhan Alkaya yaptı. Güneş
batacak bu akşam ama yarın doğmadan buradan gitmiyoruz diyen Alkaya, şunları
söyledi: “Ustalarımızdan öğrendiğimiz bir şiar vardır, ‘sanat uzun hayat
kısadır.’ Binlerce yılın mirasını elbette teslim etmeyeceğiz. Şehir Tiyatroları
ve Devlet Tiyatroları gibi bu iki çok önemli kurumun yok edilmesi değil,
yeniden var edilmesi için başlattığımız sürecin ilk adımı, bir nevi ilk
çalıştayımızı topladık bugün. Buradan aldığımız güçle daha da kalabalık, 1
Mayıs’ta meydanlarda olacağız ve ‘Şehir Tiyatroları Yok Edilemez’ sesini oradan
bir daha duyuracağız.”
BÜTÜN SOKAKLAR, MEYDANLAR, SALONLAR BİZİMDİR
Daha her şeyin yeni başladığını söyleyen
Oyuncu-Rejisör Ayşenil Şamlıoğlu da, “Bundan sonra İstanbul’un bütün sokakları
bütün meydanları ve salonları biz sanatçılarındır” diye konuştu. Sabaha uzanan
uzun gecede, sanatçıları, izleyiciler başta olmak üzere siyasetçiler ve sanatın
diğer disiplinlerinden isimler de yalnız bırakmadı.
Başbakan Erdoğan’ın kulak vermediği
sanatçıları, Halkların Demokratik Kongresi Milletvekilleri Sebahat Tuncel,
Levent Tüzel ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve BDP Milletvekili Sırrı
Sakık dinlemek için Muhsin Ertuğrul Sahnesi önündeki nöbete katıldı. Yine Emek
Partisi GYK Üyesi Ercüment Akdeniz, Türkiye Komünist Partisi Merkez Komite
Üyesi Aydemir Güler ve Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Üyesi Hüseyin
Demirdizen de eyleme katılarak, sanatçılara seslendi.
GÜNEŞ MUTLAK DOĞAR
Her fırsatta “Bizim işimiz tiyatro, işimizi
yapıyoruz” diyerek Başbakan’ın sözlerine atıfta bulunan sanatçılar, tüm
burukluklarına rağmen, “Asıl mücadele şimdi başlıyor” mesajını verdi.
Grup Marsis ile daha birçok müzisyen ve
tiyatrocuların söyledikleri şarkılar gecenin coşkusunu hiç eksiltmedi. Halaylı,
horonlu, şiirli, laf atmalı özgür tiyatro nöbetinde tiyatroya hayatını adamış
sanatçıların resimleri sinevizyonla gösterildi. Genç tiyatrocuların katılımının
önceki eylemlerdeki gibi dikkat çektiği nöbette sanatçılar, dans gösterileri,
küçük performanslar ve balon gösterisiyle hüzünlü değil neşeli ve cesaretli bir
edayla Hükümete yanıt verdi. Sabahın ilk ışıklarıyla ise, Fırat Tanış’ın
eylemde söylediği şarkının Brecht’e ait sözleri geçti akıllardan düştü
dudaklara, “Irmakların suyu taşları sürükler/Bir gün silinip yok olur zorbalar
/Alır büyüklerin yerini küçükler/Gece uzun da olsa/Güneş mutlak doğar
BAŞBAKANA ‘KABADAYILIĞI BIRAK’ ÇAĞRISI
Eyleme katılan sanatçılar, sanatlarını
kimseye teslim etmeyeceklerini dillendirirken, Başbakan’ın sözlerine de sert
tepki gösterdi. Başbakana ‘Kabadayılığı bırak’ çağrısı yapan sanatçılar,
sanatseverlere de, “tiyatrolarınıza sahip çıkın” diye seslendi.
UYAN EY İSTANBUL!
Aliye Uzunatağan (Oyuncu): İstanbul Şehir Tiyatroları’nın 50 yıllık
oyuncusyum. Bütün sanatçılar anayasadaki bir madde ile korunurlar. Biz
sanatçıları korumak önce devletin, meclisin görevidir. Bugün özel tiyatrolar
varsa Şehir Tiyatroları sayesinde vardır. Bugün bütün salonlar doluyorsa, bunun
ilk tohumlarını Sayın Muhsin Ertuğrul atmıştır. Sanat bir ulusun medeniyet
seviyesidir. Dünyanın her ülkesinin ulusal tiyatrosu vardır ve onlar korunur,
sanatçılar korunur. Biz ondan da vazgeçtik. Ama sanatı bizim elimizden
alamazlar. Biz sokakta da oynarız, meydanda da oynarız. Önemli olan 98 yıllık,
sadece Türkiye’nin değil dünyanın göz bebeği bir sanat kurumu bitirilmek
isteniyor. İstanbul halkına da sesleniyorum, Uyan ey İstanbul! Tiyatrosuz
kalmak kötü bir şeydir. Çocuklarınız sanatla büyüsün, kültürle büyüsün yalnız
eğitim yetmez. Sanat yoksa senin çocuğun büyüyemez, gelişemez, değişemez.
Herkesi, bütün İstanbul’u Şehir Tiyatroları’na desteğe çağırıyorum.
Ayşenil Şamlıoğlu (İBŞT eski Genel Sanat
Yönetmeni - Oyuncu): Sanatçı
sanattan kopuk yaşayabilecek soluk alabilecek bir varlık değil. Hücrelerinde
sanat dolaşan bir varlıktır. Dolayısıyla hiçbir zaman bitmez. Darülbedayi’nin
son Genel Sanat Yönetmeni olmak bana düştü. Tiyatro sanatına dünyanın her
yerinde devlet tarafından maddi destek verilir şuanda bizim ülkemizde olduğu
gibi. Bunun hiçbir yerde olmadığı gibi laflar külliyen yalan. Ama bir zahmet
dönüp bakarlarsa bütün Avrupa’da bunu görürler. Kaldı ki bizim Şehir
Tiyatromuzun bütçesi de büyük bir bütçe değildir.
SORUN DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK SORUNUDUR
Serhat Tutumluer (Oyuncu): Ben İzmit Şehir Tiyatrosundan istifa ettim.
AKP iktidara gelmişti aynı şeyleri yaşamıştık. Yönetim değişikliği ilk bizde
gerçekleşti. Biz tiyatromuzu emanet etmek istemiyorduk. Bizim yapacağımız tek
şey halka duyurmaktır. Bizler sahneye çıkıp bir şeyler yapmaya çalışıyorsak
kendi egolarımız için yapmıyoruz. Bu sorun demokrasi ve özgürlük sorunudur.
Engin Alkan (Oyuncu): Başbakanın açıklamalarını İstanbul Efendisi
oyununu sahnelerken duyduk, donduk kaldık. Şu yaşadıklarıma inanmıyorum. Hayatı
insanlar için kolaylaştırmayı, insanın bir diğerine ağırlık yapmamayı düstür
edinmiş bir sanatın temsilcileriyiz biz. Yaşanan herşey büyük bir
organizasyonun parçası olarak görülüyor. Birbirimizi ele geçirmeden
birbirimizin kafasını ele geçirmeden demokrasiyi deneyimlemek durumundayız.
Kabadayılığı bırakmak gerekiyor. Bizden intikam alınmaya ve 90 yılın bedeli
ödetilmeye çalışılıyor.
BAŞBAKAN SANAT KİMİN TEKELİNDE?
Fırat Tanış (Oyuncu): Dünyanın hiçbir yerinde yoktur ki bir ülkenin
Başbakanı, o ülkenin sanatçılarıyla kavga etsin. Bu çok enteresan bir durum.
“Tiyatro sadece onların tekelinde değil” diye bir cümle kullanıyor Başbakan.
Ben de soruyorum o zaman Sayın Başbakan sanat başka kimlerin tekelinde?
Onur Ünlü (Yönetmen): Ben bu konuya çok hakim değilim açıkçası.
Yönetmeliği çok okumadım. Yapılmak istenenleri de pek bilmiyorum. Öğrenmeye
çalışıyorum. Nasıl derler at binenin kılıç kuşananın herkes işini yapsın.
Bıraksınlar oyuncular oyunlarını oynasın. Karışık şeyler yaşanıyor. Mesele
tiyatro, sinema, resim, heykel meselesi değil genel bir mesele. Direnişin de
genel olması gerekir. Net bir çizgi çizip oradan götürmek lazım.
Burak Aksak (Senarist): Durum bu kadar saçma olmamalı. Belediye
Tiyatrosu oyuncuları seyircileri bir konu hakkında konuşmalılar. Bu yaşananlar
Leyla ile Mecnunda ister istemez bir şekilde geçecektir. Kafamda şu an bu var.
Buradaki soğuğu hatırlayacağım.
EYLEME SİYASETÇİLERDEN DESTEK
Sanatçıların eylemine siyaset çevresinden de
bir çok kişi destek verdi. Eyleme katılan milletvekili ve siyasi parti
temsilcileri yaptıkları konuşmalarda, sanatçıların gündemini her yerde dile
getireceklerini ifade etti. ‘1 MAYISA SANATÇILARIN TALEPLERİYLE GİRECEĞİZ’
Levent Tüzel (HDK Milletvekili): Sanata yapılan saldırı aslında emeğe yönelik
saldırıların bir parçasıdır. 1 Mayıs öncesinde Antep’te işçilerle birlikteydim,
oradan geliyorum. Yapılanlar emeğe de yapılanların bir parçasıdır. Bu
mücadelenizin sonuna kadar takipçisi ve destekçisiyiz. Bu ülkede 1 Mayıslar her
zaman sanatçılarla beraber kutlanan, işçilerin taleplerini onların
güçlendirdiği 1 Mayıslar olmuştur. Bu yıl da yine hep beraber işçilerin birlik,
mücadele ve dayanışma gününe, sizlerin taleplerini de taşıyarak gideceğiz.
Sebahat Tuncel (HDK Milletvekili): Biz İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in
potlarına alışmıştık ama bu defa Başbakan da ona dahil oldu. Özelleştireceğiz
diye emir buyurdu. Başbakanın saltanata ne kadar alıştığını bir kez daha
gördük. Biz Halkların Demokratik Kongresi olarak, bulunduğumuz her alanda sizin
sözünüzü duyurmaya, diliniz olmaya kararlıyız. Tiyatrolar sizindir, tiyatrolar
halkındır. Başbakan’ın değildir.
‘SEN KENDİNİ NE SANIYORSUN’
Kemal Kılçdaroğlu (CHP Genel Başkanı): Sanatçılar hayatın aykırı unsurlarıdır.
Bizim görmediğimizi görürler, duymadığımızı duyarlar, görmek istediğimizi bizi
gösterirler. Onlara her zaman bütün yöneticiler saygı duymuştur. Sanatçılar
kendilerini bir şey sanmıyor. Ama ben sayın Başbakana seslenmek isterim. Sayın
Başbakan sen kendini ne sanıyorsun. Bir ülke çağdaşlığı kişi başına düşen
gelirle ölçemez. Çağdaşlık sinemadır, tiyatrodur, resimdir, heykeldir,
gazetedir... Çağdaşlık budur. Sanatı önemsemez, garipserseniz biz size
çağdaşsınız desek bile çağdaş insanlar size geri kafalı derler.
Aydemir Güler (TKP Merkez Komite Üyesi): Bu kadar çok oy alan bir parti, kendisini çok
güçlü zannedilebilir. Böyle düşünmeyelim; bu iktidarın altında büyük bir kofluk
olduğunu, ülkemizi darmadağın etmeye çalışırken aslında kendi zeminlerinin
altına fay hattı döşediğini iyi bilin. AKP iktidarının güçlü değil, saldırdıkça
güçsüzlüğünü örtmeye çalışan bir iktidar olduğunu görmek lazım.
‘BU YAŞANANLAR TAM BİR KÜLTÜR İŞGALİDİR’
Ercüment Akdeniz (Emek Partisi GYK Üyesi): Emek Partisi olarak biz bu eylemi kendi
eylemimiz olarak görüyoruz. Padişah efendiler heykele ucube dedi, sinemaları
kapattı, şimdi de tiyatrolara el uzatıyor. Ferman padişahınsa tiyatrolar
bizimdir. Bu yaşananlar tam bir kültür işgalidir. Biz bu işgalin karşısında
olacağız el birliğiyle. Yürek yüreğe, omuz omuza mücadele edeceğiz. Bu
saldırılar bilime kültüre olduğu kadar emeğe dönük saldırılardır. Bu yapılanlar
kapıkulu sanatçılığının yolunun açılması demektir. Biz kapıkulu sanatçılığını
istemiyoruz. Bunun karşısında yer alacağız. İdamlarının 40. yılında Denizleri
anacağız. Kültür emperyalizmine karşı Dolmabahçe’ye yürüyeceğiz. Herkesi bu
yürüyüşe katılmaya çağırıyorum.
TİYATRO ELEŞTİRMENLERİ, ÖZELLEŞTİRMEYİ MASAYA
YATIRACAK
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir
Tiyatroları’nda 12 Nisan günü alelacele yapılan yönetmelik değişimiyle başlayan
kriz, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan gelen “Tiyatroları özelleştireceğiz”
açıklamasıyla yeni, ama konuyu takipte olanlar için hiç de şaşırtıcı olmayan
yeni bir yola evrildi. UNESCO’nun en saygın kuruluşları arasında adı en
başlarda anılan Uluslararası Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (IATC/AITC)’ne
bağlı ülkemizde kurulu Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (TEB), güncel konuları
masaya yatırmak amacıyla bu konuda “Tiyatroda Güncel Sorunlar” başlıklı bir
panel düzenlemeyi kararlaştırdı. TEB’in Genel Sekreteri Metin Boran’ın
moderatörlüğünde düzenlenecek olan panele Orhan ALKAYA, Rutkay AZİZ, Yücel
ERTEN, Zeliha BERKSOY konuşmacı olarak katılacak. Tartışmaları bambaşka bir
boyuta çeken, Başbakan’ın “Destek gerekirse, istediğimiz oyunlara sponsor
oluruz” sözleri başta olmak üzere, bir fabrikadan bahsediyor gibi tiyatroları
özelleştireceğini açıklamasının masaya yatırılacağı panelde kent, devlet ve
özel tiyatrolardan sanatçıların akıbetleri de tartışmaya açılacak. Panel, 6
Mayıs Pazar günü saat 14’de Beyoğlu Oyuncular Kahvesi (İstiklal Caddesi, Rumeli
Han, Kat 2)’nde düzenlenecek.
Ayşen Güven
Evrensel
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder