Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP İl Başkanları toplantısında “Dindar bir gençlik yetiştirme” hedefini açıklamasına karşı eleştiriler sürüyor. Eğitim Sen ve sol partilerin yanı sıra, İslamcı kesimden de Erdoğan'ın sözlerine yönelik tepkiler var.
Konuyla ilgili açıklama yapan Eğitim Sen Genel Başkanı Ünsal Yıldız, “Başbakan dindar gençlik yetiştirmek istiyorsa, okulları Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlasın” dedi.
Başbakan’ın açıklamasından sonra Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “Daha dindar bir toplum” için yol haritası açıklamasını bir program dahilinde ve sistematik biçimde yürütüldüğünün altını çizen Yıldız, eğitimin tüm kademelerindeki müfredatın dinsel referanslarla yeniden biçimlendirildiğini söyledi.
Yıldız, “Sendikamızın sürekli vurguladığı, demokratik, laik ve bilimsel bir eğitim hizmetinin kalmadığı gerçeği, devletin en yetkili ağzından doğrulanmıştır” derken, Milli Güvenlik dersini kaldıran AKP’nin, zorunlu din dersini bırakın kaldırmayı, daha güçlü örgütlemeyi amaçlaması eğitimin dinselleştirilmesi yönünde atılan bütün adımların tek yönlü olduğu vurgusu yaptı.
ÖDP: FAŞİST REJİM YÖNTEMİ
ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Önder İşleyen de, bugün ortaya çıkan toplumu ve yeni nesilleri din temelli biçimlendirme siyasetinin faşist rejimlerin bir yöntemi olduğunu vurguladı. İşleyen, "AKP de bugün devletleşerek edindiği güçle, elindeki baskı ve ideolojik aygıtları eliyle topluma format atmaya, yeni nesillere ‘tek tip elbise’ giydirmeye çalışmaktadır" dedi.
İşleyen sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye’de ‘laiklik-şeriatçılık’ tartışmasının işaret ettiği kamplaşmanın ötesinde, cemaatler eliyle topluma sirayet eden, içerden bir ele geçirme süreci tamamlanmış, bugün ise dine dayalı toplumsal yaşam devlet eliyle yukarıdan aşağıya geliştirilmektedir. Kimsenin bir ‘şeriat ilanını’ beklemesine gerek kalmaksızın, AKP ve Cemaat’in temsil ettiği emperyalizmle uzlaşmış bir İslamcılık adım adım yerleşik hale getirilmekte, toplumsal hayat buna göre biçimlendirilmektedir."
KİM NE DEDİ?
Fehmi Koru
(Star): Başbakan
Tayyip Erdoğan “Dindar ve muhafazakâr bir gençlik yetiştireceğiz” dediği için
kopan fırtına dinecek gibi değil. CHP muhalefeti, Ak Parti’nin milleti
‘dindarlar ve dindar olmayanlar’ diye ikiye böldüğü iddiasında. Bazıları da bu
açıklamayı ‘demokrasi’ açısından yorumlayıp karşı çıkıyor. Demokrasi açısından
değerlendirildiğinde devleti yöneten birinin ağzından böyle bir sözün çıkmasını
anlamak elbette güç. Her fikrin, her eğilimin, dinle ilgili her türlü
yaklaşımın kendisine yer bulabildiği sistemin adıdır demokrasi; bu sebeple de
devleti ‘belli bir görüş’ yönünde yoğuran her yaklaşım demokrasi açısından
sorunludur. ...İktidar partisinin yapacağı en hayırlı iş, ‘çağa uygun’ dimağlar
yetiştirecek bir eğitim sistemi kurmak olmalı. Çağ zaten dünyanın her yerinde
‘dine dönüş’ çağıdır...
İhsan Eliaçık (Habertürk'te katıldığı bir programda): İktidarın görevi insanları dönüştürmek değildir. Devletin ve iktidarın böyle bir görevi yoktur. Siz halkın önünü açmakla mükellefsiniz. Halk kendi çocuklarını istediği gibi yetiştirir. Dindar gençlik yetiştireceğiz demekle Atatürkçü gençlik yetiştireceğiz demekten hiç bir farkı yoktur. Bu tür gençleri ilgili sivil toplum kuruluşları yetiştirir. Bu sizin işiniz değildir. Bu toplumda müslüman var. Hristiyan var. Dindar demek inancını ve hayatını ona göre yaşayan kişi demektir.
Can Dündar (Milliyet): 12 yaşındaki kızı sözleşmeyle satın alan adamı, kızın annesine sormuşlar: “Mümkün değil. O, 5 vakit namazında, saygıdeğer bir hacıdır” demiş.
Dinine bağlı saygıdeğer insanları tenzih ederim; fakat demek ki sadece “dindar” olmak, bazen el kadar kıza köle muamelesi yapmayı engelleyemeyebiliyor. İnsanlar muhafazakâr, dindar, liberal, sosyalist olabilirler.
Doğru cümle bu... “Olmalıdırlar” derseniz; despotizmin yoluna çıkarsınız. Başbakan, “muhafazakâr demokrat bir parti”nin lideri olarak “dindar bir gençlik yetiştirmek istediklerini” söylüyor. Ben muhafazakâr değilim. Oğlumun olmasını da istemem. Ne olacak şimdi? Kovacak mı bizi, sınıftan, okuldan, ülkeden?
Ertuğrul Özkök (Hürriyet): O kızların hepsinin kafasına türban taktırsanız da... Onlar artık görücü usulüyle evlenmeyecekler... O çocukların hepsini imam hatip okullarına gönderseniz de... Kafaları sizin kuşağınızın muhafazakârlık zihniyetiyle dolmayacak... O çocuklar sizlerin hars dediğiniz, biat zihniyetinde büyümeyecekler... İtiraz etmeyi öğrenecekler. Twitter’da tepkilerini dile getirecekler... Facebook’ta sayfalar açacaklar... Kendileri gibi olmayan akranlarıyla konuşacaklar...
Tanışacaklar, konuşacaklar, birlikte sinemaya gidecekler, sevişecekler... Çünkü o çocuklar artık dünyada yaşıyorlar. Nasıl ki, bir 10 Kasım günü, bir Cumhuriyet lisesinin tören bahçesinde, siyah yakalı bir isyankâr çocuğun kıpırtıları göründüyse... Sizler de yakında aynı kıpırdanmaları göreceksiniz. Sinirleneceksiniz. Çünkü bu defa itiraz, içeriden, kendi içinizden gelecek. Onlara Brutus muamelesi yapacaksınız.
Ahmet Hakan (Hürriyet): DEDİM ki: Eğitimi torna tezgâhı gibi görüyorlar. Tornadan çıkmış gibi tek tip bireyler yetiştirmek istiyorlar. Bu memlekette senelerce “Atatürkçü torna” işletildi, şimdi de “dindarlık tornası” işletilmek isteniyor. Herkes kafasına uygun bir nesil yaratmak için uğraşıyor. Eller nesillerin üzerinden ne zaman çekilecek? Evet, aynen bunları dedim. Dediklerimden memnun olmayan bazı Atatürkçüler bana şöyle cevap verdiler:
“Bu memlekette herkes senin dediğin gibi ‘Atatürkçü torna’dan geçirilmiş olsaydı, senin gibiler ortaya çıkmazdı.”
Dediklerimden memnun olmayan iktidar yandaşları ise bana şöyle çıkıştılar: “Merak etme: Dindarlık tornası herkese işlemez... İşleseydi imam hatipten senin gibi biri çıkmazdı.” Eğer Atatürkçülükten kasıt... Askere sırt dayayıp farklı görüşlere aman vermemek ise... Eğer imam hatiplilikten kasıt... AK Parti iktidarının yanlışlarını eleştirmemekse...
Doğrudur... Her iki tornaya da maruz kalmış bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak...
Tornanın hükmü bana sökmemiştir. Sadece bana mı? Benim gibi birçok kişiye de işlememiştir torna tezgâhı. Çünkü torna tezgâhları her zaman istenilen tip ve kalıpta ürünler çıkarmaz.
Bazen falso verirler. İmalat hataları söz konusu olur. Ben bir imalat hatasıyım.
Benim gibiler de imalat hatasıdır. Ama bizim imalat hatası olmamız, torna tezgâhlarının işlevselliğine gölge düşürmez.
İhsan Eliaçık (Habertürk'te katıldığı bir programda): İktidarın görevi insanları dönüştürmek değildir. Devletin ve iktidarın böyle bir görevi yoktur. Siz halkın önünü açmakla mükellefsiniz. Halk kendi çocuklarını istediği gibi yetiştirir. Dindar gençlik yetiştireceğiz demekle Atatürkçü gençlik yetiştireceğiz demekten hiç bir farkı yoktur. Bu tür gençleri ilgili sivil toplum kuruluşları yetiştirir. Bu sizin işiniz değildir. Bu toplumda müslüman var. Hristiyan var. Dindar demek inancını ve hayatını ona göre yaşayan kişi demektir.
Can Dündar (Milliyet): 12 yaşındaki kızı sözleşmeyle satın alan adamı, kızın annesine sormuşlar: “Mümkün değil. O, 5 vakit namazında, saygıdeğer bir hacıdır” demiş.
Dinine bağlı saygıdeğer insanları tenzih ederim; fakat demek ki sadece “dindar” olmak, bazen el kadar kıza köle muamelesi yapmayı engelleyemeyebiliyor. İnsanlar muhafazakâr, dindar, liberal, sosyalist olabilirler.
Doğru cümle bu... “Olmalıdırlar” derseniz; despotizmin yoluna çıkarsınız. Başbakan, “muhafazakâr demokrat bir parti”nin lideri olarak “dindar bir gençlik yetiştirmek istediklerini” söylüyor. Ben muhafazakâr değilim. Oğlumun olmasını da istemem. Ne olacak şimdi? Kovacak mı bizi, sınıftan, okuldan, ülkeden?
Ertuğrul Özkök (Hürriyet): O kızların hepsinin kafasına türban taktırsanız da... Onlar artık görücü usulüyle evlenmeyecekler... O çocukların hepsini imam hatip okullarına gönderseniz de... Kafaları sizin kuşağınızın muhafazakârlık zihniyetiyle dolmayacak... O çocuklar sizlerin hars dediğiniz, biat zihniyetinde büyümeyecekler... İtiraz etmeyi öğrenecekler. Twitter’da tepkilerini dile getirecekler... Facebook’ta sayfalar açacaklar... Kendileri gibi olmayan akranlarıyla konuşacaklar...
Tanışacaklar, konuşacaklar, birlikte sinemaya gidecekler, sevişecekler... Çünkü o çocuklar artık dünyada yaşıyorlar. Nasıl ki, bir 10 Kasım günü, bir Cumhuriyet lisesinin tören bahçesinde, siyah yakalı bir isyankâr çocuğun kıpırtıları göründüyse... Sizler de yakında aynı kıpırdanmaları göreceksiniz. Sinirleneceksiniz. Çünkü bu defa itiraz, içeriden, kendi içinizden gelecek. Onlara Brutus muamelesi yapacaksınız.
Ahmet Hakan (Hürriyet): DEDİM ki: Eğitimi torna tezgâhı gibi görüyorlar. Tornadan çıkmış gibi tek tip bireyler yetiştirmek istiyorlar. Bu memlekette senelerce “Atatürkçü torna” işletildi, şimdi de “dindarlık tornası” işletilmek isteniyor. Herkes kafasına uygun bir nesil yaratmak için uğraşıyor. Eller nesillerin üzerinden ne zaman çekilecek? Evet, aynen bunları dedim. Dediklerimden memnun olmayan bazı Atatürkçüler bana şöyle cevap verdiler:
“Bu memlekette herkes senin dediğin gibi ‘Atatürkçü torna’dan geçirilmiş olsaydı, senin gibiler ortaya çıkmazdı.”
Dediklerimden memnun olmayan iktidar yandaşları ise bana şöyle çıkıştılar: “Merak etme: Dindarlık tornası herkese işlemez... İşleseydi imam hatipten senin gibi biri çıkmazdı.” Eğer Atatürkçülükten kasıt... Askere sırt dayayıp farklı görüşlere aman vermemek ise... Eğer imam hatiplilikten kasıt... AK Parti iktidarının yanlışlarını eleştirmemekse...
Doğrudur... Her iki tornaya da maruz kalmış bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak...
Tornanın hükmü bana sökmemiştir. Sadece bana mı? Benim gibi birçok kişiye de işlememiştir torna tezgâhı. Çünkü torna tezgâhları her zaman istenilen tip ve kalıpta ürünler çıkarmaz.
Bazen falso verirler. İmalat hataları söz konusu olur. Ben bir imalat hatasıyım.
Benim gibiler de imalat hatasıdır. Ama bizim imalat hatası olmamız, torna tezgâhlarının işlevselliğine gölge düşürmez.
Arınç: Başbakan dindarlık açıklaması çok doğru
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “dindar nesil” açıklamasını “aslında çok doğru” bulduğunu söylerken, “Dindarlık vasfını ben muhafazakar demokratlık vasfının içerisinde bir unsur olarak görüyorum” dedi.
Başbakan Erdoğan’ın “dindar nesil” açıklamalarına ilişkin, “O konuşmada ben de vardım. Sayın Başbakanımız İl Başkanları toplantısı açılışında bu konuşmayı yaptı. Aslında bilinen bir şey ama her zaman tartışılan bir konu. Başbakanımızın sözleri çok açık. Bunu ayrıca yorumlamak bizim haddimiz değil” şeklinde konuştu.
Buna benzer bir olayın 2007’de yeni cumhurbaşkanı seçimi sürecinde de yaşandığını anlatan Arınç, Ankara’da Turgut Özal Derneği’nin tertiplediği bir programa konuşmacı olarak katıldığını, Özal’ın cenaze töreninde “Sivil, Dindar, Demokrat” yazılı bir pankart gördüğünü ve bunu tekrarladığını söyledi. Bu konuşmasının ardından yaşanan tartışmalara dikkat çeken Arınç, “Bunu halkımız söylemişti. Yani halkımız bu vasıfları birisine vermişti. Bunu ben yazmadım. Halkın koyduğu bu üç özellik benim için de çok önemliydi. Özal ilk defa bir sivil Cumhurbaşkanıydı, demokrattı çünkü yaptıkları da onu gösteriyordu, dindardı, belki pek çok dindarda olmayan bir takım eksiklikleri vardı fakat ona rağmen zamanı geldiğinde dini duygularını ifade eden bir takım eylemlerde bulunan bir insandı. Ben Müslüman dememiştim, dindar demiştim. Ama onu Müslüman diyerek propaganda yapanlar aslında çok yanlış bir şey yaptılar ama neticesi yüzde 47 olarak göründü” dedi. (anka)
CHP'li Toprak: Elinizi gençlerden çekin
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Dindar gençlik yetiştirmek istiyoruz” açıklamasına bir yanıt da CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak’tan geldi. Toprak, yaptığı yazılı açıklamada, AKP yöneticilerinin gençler üzerine ifadelerini kaygı ve endişe verici bulduğunu belirterek, “AKP Türkiye’de yeni bir kamplaşma, kutuplaşma konusu bulmuştur” değerlendirmesinde bulundu. Toprak, OECD verilerine göre, Türkiye’de her 100 gençten 22’sinin işsiz olduğunu anımsatarak, bu durumun daha kötüye gittiğini kaydetti. Öğretmenlerin atanamadığını, üniversite bitiren gençlerin iş bulamadığını, bu durum karşısında AKP’nin genç işsizliğin önlenmesine ilişkin hiçbir strateji üretmediğini söyleyen Toprak, “Ülkede işler kötü gittiğinde AKP’nin temel stratejisi bir gerilim yaratarak algı ve dikkatleri başka yöne çekmek ve asıl sorunları unutturmaktır. Dış politikadan iç meselelere kadar AKP artık çözüm üretemiyor ve patinaj yapıyor. Sonra bütün AKP yöneticileri söz birliği yapmışçasına “hedefimiz dindar gençlik yetiştirmektir” diyor” dedi. Toprak, "AKP yöneticilerine sesleniyorum. Elinizi gençlerimizden çekin. Gençleri vesayet altına almaktan vazgeçin" dedi.
BURCU CANSU
BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder