Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nin ardından Orta Doğu Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi de bir açıklama yaparak 12 yıllık kesintili eğitimin tasarısının, eğitim ilkelerine, bilime aykırı olduğu ve eğitim sistemine zarar vereceğini belirtti.
ODTÜ Eğitim Fakültesi'nden yapılan açıklamada, mevcut tasarıyla öğrencileri mesleki eğitime yönlendirmenin ilköğretim 4. sınıfta başlaması ve ilköğretim 2. kademede yer alacak olan 5. sınıftan itibaren öğrencilerin meslek eğitim veren programlara devam etme seçeneklerinin olmasının öngörüldüğü, kanun teklifinde mesleki eğitimdeki verimsizliğin nedeninin, öğrencilerin mesleki eğitime daha erken yaşlarda yönlendirilmemesi olduğunun iddia edildiği belirtilerek, "Bu bir varsayımdır ve hiçbir bilimsel desteği yoktur. Bilimsel gerçekler doğrultusunda 10 yaşındaki bir çocuğun mesleğe yönlendirilmesi çocuğun doğası ve geleceği açısından uygun değildir. Henüz somut işlem dönemini tamamlamamış, benlik algısı oluşmamış, mesleklere yönelik tutum ve ilgileri gelişmemiş, yeteneklerinin farkında olmayan, özetle gelişimsel olarak gelecekteki mesleğine yönelik karar vermeye hazır olmayan 10 yaş çocuklarının bu yaşta rehberlik servisi aracılığı ile belirli bir mesleğe yönlendirilmesi çağdaş eğitim ve kariyer gelişim ilkelerine aykırıdır" deniliyor.
Türkiye'de mesleki eğitimin kısaltılması ve geciktirilmesine ihtiyac olduğu belirtilen açıklamada, bu ihtiyaç ortada iken mesleki eğitimi 4. sınıfın sonundan itibaren başlatmanın, eğitim alanında geriye gidişin bir göstergesi olacağının altı çizildi.
Yeni bir merkezi sınav ihtiyacı doğabilir
ODTÜ Eğitim Fakültesi'nin açıklamasında, ilköğretimin 4+4 biçiminde iki kademe olarak organize edilmesi halinde bu kademeler arası geçiş doğrudan olmayacağı, bu durumda 4. sınıf sonunda gidilebilecek ikinci kademe kurumları açısından bir yarışın ortaya çıkması ve bunun da SBS türü bir sınavı gündeme getirmesinin muhtemel olduğu belirtiliyor. Açıklamada, "Ortaöğretim düzeyindeki okulların niteliğindeki farklılıkların ikinci kademede yer alan okullar arasında da zamanla oluşması söz konusu olabilir. Bu durumda niteliği daha yüksek olan 2. kademe okullarına gelen yüksek talep nedeniyle yeni bir sıralama sınavının yapılması kaçınılmaz olacaktır. Böyle bir sınav öğrencilerin ilköğretim ikinci kademe eğitimi için sınava hazırlanmaları anlamına gelecektir. 2006-2007 öğretim yılında uygulamaya konan SBS’nin öğrencileri 4. sınıftan itibaren dershanelere sevk ettiği dikkate alınırsa, yeni uygulama ile öğrencilerin böyle bir sınava hazırlanmak için 3. ve 4. sınıf düzeylerinde dershaneye gitmeye başlamaları söz konusu olacaktır. Bu yaşlarda çocukların sınav almalarının gelişimleri açısından sakıncalı olduğu dikkate alınırsa, yeni kanun teklifinin olası bazı sonuçlarının çocuklara yarar yerine zarar getireceği açıktır" ifadeleri yer alıyor.
Her çocuk için vazgeçilmez olan bilgi ve becerilerden yoksun bir eğitim kademesi devreye sokulabilir
12 yıllık kesintili eğitim tasarısının 10. maddesine de dikkat çekilden açıklamada, " Bu madde ile ilköğretim 2. kademe düzeyinde temel eğitime alternatif eğitim programlarının önü açılmaktadır. Her ne kadar bu programların ne olacağı teklifte belirtilmiyor ise de Milli Eğitim Bakanlığı’na bu konuda yetki veriliyor. Farklı iktidar dönemlerinde farklı siyasi kararlardan etkilenen Milli Eğitim Bakanlığı her çocuğun ihtiyacı olan ve yukarıda parantez içinde tanımlanan genel eğitim yerine farklı bir amaca hizmet edebilecek bir program başlatması mümkün olabilecektir. Örneğin böyle bir programda Türkçe, Matematik, Sosyal Bilgiler, Fen Bilgisi gibi temel dersler bile yer almayabilir. Bu durumda bu tür programlar da zorunlu eğitim koşulunu yerine getirir görünecek ve bu programlara alınan çocukların her çocuk için vazgeçilmez olan bilgi ve becerilerden yoksun bir eğitim kademesi devreye sokulabilecektir. Bu tür bir esneklik zorunlu eğitim kavramına aykırıdır. Zorunlu eğitimin doğasında minimum standartların olması ve bu tür bir eğitimin her çocuk için geçerli olması gerekir" deniliyor.
Açıklamada ayrıca açık öğretim konusu hakkında da "zorunlu eğitimin bazı çocuklar için tamamıyla açık öğretim kanalıyla yürütülmesi özellikle gelişmekte olan ve azgelişmiş yörelerimizdeki çocukların okula gönderilmesini olumsuz yönde etkileyecektir. Yani yasal bir zorlama ile çocuğunu okula gönderen aileler (Kanun teklifinde ilk dört yıl için öngörüldüğü gibi), bu yolu çocuğu okula göndermemek için bir kaçış yolu olarak kullanabilir. Şu anda yürütülen açık öğretim ve akşam öğretimi uygulamalarında niteliğin düşük olduğu açıktır. Bu uygulamayı daha erken yaşlara çekme, bu çocukların 4. sınıftan itibaren nitelikli temel eğitimden yoksun kalmaları sonucunu doğurabilir. Özelikle yeni önerinin yoksul ailelerin, (örneğin ailesi tarım işçileri) çocuklarının okula devamını olumsuz yönde etkileyeceği açıktır" değerlendirmesi yer alıyor.
ODTÜ Eğitim Fakültesi, tasarıda, 8 yıllık kesintisiz eğitim sisteminin farklı yaşlı gruplarını aynı binada eğitim görmeye zorladığı ve bunun sağlıksız olduğu yönündeki görüşünün temelsiz olduğunu belirterek, "İlköğretimde yaş gruplarının farklı ortamlarda bulunmalarının sağlanması fiziksel olanaklarla ilgili bir konudur ve var olan yapı içinde bu sorun çözülebilir. Kesintisiz 8 yıllık eğitim tüm öğrencilerin mutlaka tek çatı altında eğitim görmeleri anlamına gelmez. Kesintisiz eğitim her çocuk için vazgeçilmez olan ve onun bilişsel, sosyal ve psikolojik gelişimi açısından gerekli olan temel eğitimin kesintiye uğramaması anlamına gelmektedir" vurgusunu yapıyor. Fatih Projesi'ne de gönderme yapılan açıklamada, "Uzun vadede eğitim ile teknolojinin bütünleşmesi kaçınılmazdır. Ancak bu sürecin eğitim sistemimizdeki bir takım temel sorunlar çözülmeden ve yeterli altyapı hazırlanmadan oluşturulması yarardan çok zarar getirecektir" denilerek, daha önceki benzer örneklere işaret edilerek, eğitim kalitesinin daha da düşürülmesi ihtimalinin altı çiziliyor.Okul öncesi Eğitimin mevcut tasarıda yer almamasına işaret eden ODTÜ, bunun önemli bir eksiklik olduğunu belirtiyor.
Teklif geri çekilmeli
Açıklamanın sonuç kısmında ise, bu tür kapsamlı değişiklerde bilim insanlarına danışılması gerekliliğini belirterek, "kanunun temel özünün zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarmak olmadığı ve 4. sınıfın sonundan itibaren mesleki eğitim, açık öğretim gibi farklı eğitim kanallarının önünün açılması olduğu anlaşılmaktadır. Bu tür bir farklılaştırma ilk bakışta ilköğretim 2. kademede bir esneklik anlamına geliyor gibi görünse de, bu kanallara yönelen çocukların Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tanımlanmış temel ve her çocuk için bir dereceye kadar standart olması gereken genel eğitimden yoksun kalacağı sonucu ortaya çıkmaktadır. Çocuğun doğasına ve farklı ihtiyaçlarına uygun eğitim çeşitli seçmeli dersler ve etkinlikler yoluyla zorunlu eğitim kapsamında karşılanabilir. Bu nedenle, bu kanun teklifinin geri çekilmesi ve yukarıda tartışılan sorunlar kapsamında yeni teklifler getirilmesi önerilmektedir" ifadelerine yer verilerek tasarının geri çekilmesi çağrısı yapılıyor.
(soL- Haber Merkezi)