25 Ocak 2012 Çarşamba

Uğur Mumcu ve yaşadığımız komediler



Faşizm komediye dönüşür mü diye düşündüm bütün gece, sonunda Türkiye gibi kendisini önemli ülke sanan ülkelerde dönüştüğünü gördüm. Bugün yaşadığımız kimi örnekleri bir Avrupa ülkesinde anlatsam sanırım beni bir daha ya dinlemezler ya da babama verdikleri gülmece olaylarının 10 mislini bana verirler. Ben iyi mizahçı olduğumdan değil, anlattıklarımı ya da yazdıklarımı uyduruyorum sanırlar.


Babam bir anısını anlatmıştı, onların zamanında bir Parmaksız Hamdi var, dönemin İstanbul Emniyeti birinci şube müdürü, yani siyasi polis şefi. Birinci şubede bir de “K masası” yani komünist masa vardı, hiç “F masası” yani faşizm masası olmadı, gerek duymadılar çünkü faşizm onlara göre çok da kötü bir şey değil, sıkça sığındıkları bir liman bence. Onunla beraber bir de aklımda kalan Ahmet Demir var. Adları aklımdan hiç çıkmıyor. Çıkmıyor çünkü bu ikisi babam dâhil birçok tanıdığıma işkence yapmış insanlar.


Bu ikisinden biri yıllar sonra kanser oluyor ve hastaneye yatırılıyor. Onunla ilgilenen doktor yıllar önce işkence yaptığı bir komünistin oğlu. Yatağında ağlayarak bunu doktora anlatıyor ve kendisini öldüreceğinden korktuğunu söylüyor. Doktor da rahat olmasını, tedavi için elinden geleni yapacağını anlatıyor ve ikna ediyor.


Dün Odatv davasını izlerken anımsadım babamın anlattığı bu olayı. Bunu dinlediğimde çocukla genç arası bir şeydim ve kendimi doktorun yerine koymuştum. Sanırım başka bir doktorun göreve verilmesi için uğraşırdım ama yine de duygusal yanım ağır basarsa tedavisine tam bir doktor olarak katılırdım.


Dün arkadaşlarımıza işkence yapan, işkenceyle öldüren Hanefi Avcı ifade veriyordu. Kendimi birden garip buldum, “Neden dinliyorum bu herifin ifadesini!..” diye. İşte komedi burada başlıyor. Hanefi Avcı’yla beraber savunduğum kimi gazeteci arkadaşlarım yargılanıyordu aynı davadan.


Hanefi Avcı teknik olarak çok önemli bir savunma yaptı ve bilgisayarlarına yerleştirilen dosyaların nasıl yapıldığını bir bilgisayar mühendisi gibi anlattı. Ama onun dışında esasında nasıl iyi bir polis olunurun dersini de verdi. Devrimcilere karşı nasıl mücadele ettiğini anlatırken Yalçın Küçük sözünü keserek “Beni de takip ettin mi?” diye sordu, o da “İstanbul İstihbarat Şube’deyken takip ettim…” diye yanıt verdi. Takip edenle edilen aynı davada suç ortakları birilerine göre.


Bu ülkede evinde 19 çakmak bulundu diye 7,5 yıl hapse mahkûm olan bir genç var. 19 çakmak örgüt üyeliğine giriyor, bakkallarda çakkalarda çakmak kalmadı ya da o genç bigün olur bulamam diye koleksiyon yapmış bir yerleri patlatmak için.


Davayı izlerken bir haber daha geldi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül İstanbul Üniversite’sine gelmiş ve o sırada yapılan aramalarda öğrenci Yiğit Ergün’ün çantasında 3 adet pişmemiş, atılmaya aday sarı köy yumurtası bulunmuş. Hazır olun şimdi, mahkeme Yiğit Ergün’ün çantasındaki yumurta başına 44 ay yani 3 yumurta için 11 yıl hapis istiyor. Bence MİT bu yumurtların alındığı bakkal ya da marketi de soruşturmalı, köy yumurtasıysa hangi köyün hangi kümesinden geldiğini öğrenmeli ve hatta Kürt köyünden geliyorsa bölücülükten de dava açmalı. Hanefi Avcı’yı hapsederseniz soruşturma da eksik olur kardeşim…


Diyeceksiniz ki bu yazdıklarından sonra yazının başlığındaki Uğur Mumcu ne oluyor? Haklısınız, bugün Uğur Mumcu’nun öldürülme yıldönümü, onunla ilgili bişeyler yazacaktım. Ama utandım sevgili Uğur Mumcu, bu yazdıklarımı yaşıyoruz biz bugünlerde. Aynı senin olayında yaşadığımız gibi, bugünkü dinci iktidar da bulamıyor senin katilini, her olayda kendini kurtarmak istediğinden sadece derin devlet diyor ve dinci taşeronlarını görmemezlikten geliyor. Erdoğan da aynı Süleyman Demirel gibi yakında “Bana dinciler cinayet işliyor dedirtemezsiniz!..” diyecek.


İşte bu yüzden seni yazamadım bugün Uğur Mumcu, utandım bu komedi iğrençliğinden. Aklımda son İzmir’de sevgili Güldal, sen, babam ve bir kaç kişi daha rakılı sohbetimiz kaldı. Önceki gün bir fotoğraf buldum, sen, babam ve İlhan Selçuk, yukarıda rakı var sanırım. Yarasın hepinize…




Ahmet Nesin


http://ahmetnesin.wordpress.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder