Dünya
Değerler Araştırmaları'nın yaptığı araştırmaya göre Türkiye'de halkın mutluluğu
artıyormuş. Araştırmayı açıklayan Yılmaz Esmer, ilginç bir şekilde
"hayatından memnun" olduğunu söylediği halkın iç savaş gibi birçok
şeyden çekindiğini kaydetti. Dr. Karakılıç ise "Bu kölenin mutluluğu"
diyor.
Dünya Değerler Araştırmaları Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Esmer, 2011 Türkiye Değerler Araştırması sonuçlarına göre Türkiye'de halkın mutluluk seviyesinin yükseldiğini iddia ederek, "İnsanlar hayatından memnun. Ekonomik gelişmeler insanın mutluluk grafiğini yükseltiyor" dedi.
Bahçeşehir Üniversitesi ile Türkiye Değerler Araştırması Kurumu tarafından Bursa'daki Kervansaray Çekirge Otel'de düzenlenen konferansta konuşan Esmer, araştırmalarında halkın mutluluğunun tavan yaptığını bulduklarını belirterek, "Mutluluk en yüksek seviyelerde. 2011 yılında bu oranlara ulaştık. Bu araştırmalar bunu gösteriyor. Ama şunu da görüyoruz. 2001 krizinde mutluluk diplerdeydi. Ekonomik bu grafiği ciddi bir şekilde etkiledi. 2008 yılındaki krizde de çok büyük bir düşüş yok. Teğet geçti diyebiliriz. Hafif bir etkisi oldu. Derin bir etki yok. 2011 yılında mutluluk anketinde yüzde 85 oranına ulaşıldı" dedi.
"Türk insanı maddi durumunu yeterli görüyor"
Halkın hayattan memnun olduğunu savunan Esmer, "1990-2002 yılları arasında bu ankette azalma olurken, 2002'den sonra hayattan memnuniyet anketinde artış yaşandı. Türk insanı maddi durumunu yeterli görüyor. Ama hala endişeler var. Hayatlarından memnunlar" diye konuştu.
İç savaştan endişe duyan mutlu insanlar!
Esmer, Türkiye'de halkın ne kadar mutlu olduğunu bu sözlerle anlattıktan sonra ise şunları ekledi: "Çocuklarına iyi bir eğitim verilmesi konusunda Türk halkı son derece hassas. 'İşini kaybedip yeni iş bulamam' konusu da endişe kaynaklarından birisidir. İç savaş endişesi ilginç bir şekilde halkın gündeminde yer alıyor. Halkın yarısı telefonlarının ve e-postalarının izlenmesinden endişe duyuyor."
Dr. Karakılıç: İronik bir mutluluk bu
Esmer'in araştırmasının sonuçlarını, Türkiye Psikiyatri Derneği Bursa Şubesi Başkanı Dr. İbrahim Afif Karakılıç'a sorduk. Karakılıç, mutluluk meselesinde ilginç bir açıdan yaklaşıyor. Karakılıç'a göre, küresel ekonomik hareketler, iletişim araçlarının hızı gibi etkenler karşısında kendisine yabancılaşmış olan çağımız insanı, kim ve ne olduğunun ayırdında olmadan, bilgi sahibi fakat bu bilgiyle nasıl yaşayacağını bilemez durumda, çevresine şaşkınlıkla ve ironik bir mutlulukla bakıyor.
"Mutlu olduğunu söyleyen insana, neden ya da nelerden mutlu olduğunu sorduğunuzda ilginç yanıtlar alıyorsunuz" diyor Dr. Karakılıç: "Yanıtları değerlendirdiğimizde, kölelikten ve köleleştirilmekten, sorgulamayan ve biat eden bir beyne sahip olduklarından, kendileri adına bir liderin sorumlulukları almasından; hakları için mücadele edip sonuç alamamanın getireceği benlik çöküntüsünü yaşamamamak için mücadele etmediklerinden dolayı benlik acısı çekmedikleri için mutlular."
Dr. Karakılıç'a göre mutluluk konusunda bireyin önünde iki seçenek var: "Ya kendine yabancılaşıp, sana buyrulanlara biat edip acı çekmeyeceksin ve mutlu olacaksın. Buna 'Kölenin Mutluluğu' denilebilir. Ya da, 'insan olmak, insan gibi yaşamak' için sorgulayacaksın, insan ve insanlık hakları için mücadele edeceksin, acı çekeceksin. Buna da 'Acının Mutluluğu' denilebilir."
"Erdemli insan toplulukları umutlarını yitirmeden çalışmalı"
Bugün dünyada insanların tercihlerinin "kölenin mutluluğu" yönünde geliştirilmeye çalışıldığını belirten Dr. Karakılıç, bunun kim tarafından, neden ve kim yararına yapıldığı sorularına "tarihin seyir defterine" bakılarak en iyi yanıt verilebileceğini vurguluyor: "İnsanlık, hiçbir tarih sayfasında, 'köleliğin mutluluğundan' mutlu olamamıştır. Ve sonuçta uyanmış ve acı çekmeyi göze alarak, özgürlükleri için çaba göstermiştir. İnsan benliği, 'köleliğin mutluluğunu' uzun süre sürdürmeye uygun yapılanma içerisinde değildir. Ancak kapital, egemenler de durmadan ve yılmadan, insanları köleleştirmek için değişik sistemler oluşturmaktadır. Bu noktada, insanların aydınlatılması konusunda, 'acının mutluluğu' yaşam tarzı olan erdemli insan topluluklarına çok iş düşmektedir. Görev bilinci ile, umutlarını yitirmeden durmadan çalışmalılar. Işık karşısında her karanlık aydınlanır."
(soL - Bursa)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder