TÜSİAD, YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya'yı
ziyaret ederek, yüksek öğretimin yeniden yapılandırılması ile ilgili
önerilerini anlattı. TÜSİAD'ın, 2008 yılında hazırladığı Yükseköğretim
Raporu'na dayandırdığı önerileri, YÖK'ün faaliyetleri ile son derece uyumlu.
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner başkanlığındaki
TÜSİAD heyeti, dün YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya’yı ziyaret etti. Heyet, yüksek
öğretimin yeniden yapılandırılması ile ilgili olarak görüş ve önerilerini YÖK
Başkanı’na sundu.
Görüşmenin ardından gazetecilere açıklama
yapan Ümit Boyner ''Türkiye'nin 2023'te 10 büyük ekonomi arasına girmek gibi
ileriye yönelik ciddi hedefleri var, ama şu anki insan gücümüzün ve eğitim
yapımızın buna çok da yeterli olmadığını elimizdeki raporlarla görüyoruz''
dedi. TÜSİAD2ın 2008 yılında hazırladığı Yükseköğretim Raporu’ndan bazı
noktaları YÖK Başkanı Çetinsaya’ya aktardıklarını belirten Boyner, yüksek
öğretimin Türkiye’nin rekabetçi yapısının artırılması için yeniden ele alınması
gerektiğini söyledi:
''TÜSİAD aslında 2008 yılında bir
Yükseköğretim Raporu yayınlamıştı. Bunu geliştirmek istiyoruz. Bugün sayın
Çetinsaya'ya bu raporda yer alan bazı noktaları da aktarma imkanı bulduk.
Aslında ideal olan Türkiye'de bilim kurumları olan üniversitelerin anayasayla
özerkliklerinin güvence altına alınması. Eğitimi, verimliliği, kaliteyi, iş
gücü piyasalarında vasıf uyumsuzluğunu gidermeyi ve Türkiye'nin rekabetçi
gücünü artırmayı tekrar ele almak gerekiyor. Bu açıdan da üniversitelerimizin
daha bağımsız özerk ve esnek yeni bir yapıya kavuşturulmasının önemli olduğunu
düşünüyoruz. YÖK'ün bağımsız tüm üniversitelerle hükümet arasındaki eşgüdümü
sağlayan yapıda olmasını istiyoruz.''
TÜSİAD heyetinde Yönetim Kurulu Başkanı Ümit
Boyner’in yanısıra, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Sosyal İşler Komisyonu
Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, TÜSİAD Eğitim Çalışma Grubu Başkanı Enver Yücel,
TÜSİAD Genel Sekreter Yardımcısı Ebru Dicle, TÜSİAD Ankara Daimi Temsilcisi
Eray Akdağ ve TÜSİAD Sosyal Politika Araştırmaları Bölümü Kıdemli Uzmanı Deniz
Gürel yer aldı. TÜSİAD üyelerinin yanı sıra Yükseköğretim Raporu’nun
hazırlanmasına katkı sunan TED Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Öktem Vardar,
İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülsün Sağlamer ve Uludağ
Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal Emel de heyette yer aldı.
TÜSİAD'ın raporu YÖK faaliyetleri ile uyumlu
Heyet Gökhan Çetinsaya’ya sunduğu önerileri, Ümit Boyner’in açıklamalarında bildirdiği üzere TÜSİAD’ın 2008 yılında hazırladığı ‘Türkiye’de Yükseköğretim: Eğilimler, Sorunlar ve Fırsatlar’ adlı Yükseköğretim Raporu’na dayandırdı. Söz konusu Rapor incelendiğinde, aslında özellikle son yıllardaki YÖK faaliyetlerinin raporun içeriği ile ve raporda yer alan önerilerle son derece uyumlu olduğu görülüyor.
TÜSİAD söz konusu raporda, yüksek öğretimin
piyasa ile entegrasyonunun artırılması, bu çerçevede Bologna sürecine daha
fazla dahil olunması, devlet üniversitelerinde de mütevelli heyetleri
kurulmasının önünün açılması, üniversitelerde mali özerkliğin sağlanması gibi
önerilere yer veriyor.
Mütevelli heyetlerinin artırılması öneriliyor
Üniversitelerin patronlara devredilmesi anlamına gelen mütevelli heyetleri
TÜSİAD’ın raporunda şu ifadelerle destekleniyor:
“Mütevelli heyetleri Türkiye’deki vakıf
üniversitelerinde yasal bir gerekliliktir. Yükseköğretim sistemi yeniden gözden
geçirilirken, politika yapıcılar ve üniversiteler vakıf üniversiteleri
tarafından kurulan modeli göz önünde bulundurabilir, kurum dışı üyelerin de
bulunduğu danışma kurullarının kurulması seçeneğini dikkate alarak vakıf
üniversitelerinin deneyimlerinden yararlanabilir. Söz konusu kurullar
üniversite yönetimine mevzuatın müdahalesi olmaksızın, üniversitelerin düzgün
şekilde yönetilmelerini sağlayıp, hesap verebilirliği güvenceye alabilirler.”
Özel üniversitelerin neredeyse tümünde mevcut
olan mütevelli heyeti uygulaması 2009 yılında kimi devlet üniversitelerinde de
pilot uygulama kapsamında hayata geçirilmeye başlanmıştı. Üniversitelerdeki
bütün faaliyetlerin kar amacı ve sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda
yürütülmesini hedefleyen bu uygulamada, üniversite dışından üniversitelerin
idari sorumlularının (rektörlük, dekanlık vs.) üzerinde yetkiye sahip olan bir
kurul oluşturuluyor. Kurul içerisinde kentin önde gelen kanaat önderlerinin yer
alması öngörülüyor. Bakanlık ve YÖK tarafından belirlenen üyeler arasında
patronlar da bulunuyor.
TÜSİAD: Üniversitelere mali özerklik
sağlansın
Raporda “mali sürdürülebilirlikleri için bizzat sorumluluk alabilecek, daha profesyonel bir biçimde yönetilen üniversiteye duyulan ihtiyaç” olarak tarif edilen üniversitelerin mali özerkliği, aslında üniversitenin bir ticari işletmeye dönüşmesi anlamına geliyor.
Bir önceki YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan 2010
yılında yapmış olduğu bir konuşmada, üniversitelerin devlet bütçesinden aldığı
payın yetersiz olduğunu, bu durumu gidermek için rektörlerin elinden geleni
yaptığını, yeni kaynaklar yaratmak konusunda seferber olduklarını, ne yapıp
edip devlet bütçesi dışındaki gelirleri artırmanın yolunu bulacaklarını
açıklamıştı. Yusuf Ziya Özcan döneminde, üniversiteler adeta birer alışveriş
merkezine dönüştürüldü. Hemen her üniversitede okula adımını atan her öğrenci
bir banka ile müşteri sözleşmesi imzalamak zorunda kalıyor. Yemekhaneden kantinlere,
harç ödemesine kadar her işlem öğrenci kartı görünümündeki anlaşmalı bankaların
kartları aracılığıyla gerçekleştiriliyor. Tekno kentler, kariyer günleri ve
benzeri uygulamalar öğrencilerin yaratıcılığını ve mesleki yetilerini
sermayenin ihtiyaçlarıyla sınırlandırıyor.
"Yaşam boyu öğrenme"
TÜSİAD, yüksek öğretim raporunda Bologna sürecinin ayaklarından biri olan ‘yaşam boyu öğrenme’ programlarının geliştirilmesi, daha fazla desteklenmesi gerektiğini vurguluyor ve bu yönde şu önerilerde bulunuyor:
“● Yaşam boyu öğrenmenin, mali ve toplumsal
açıdan önemli getiriler sağlayan bir iş fırsatı olarak düşünülmesi ve bu
nedenle yaşam boyu öğrenmeye ilişkin daha proaktif ve piyasa yönelimli olunması
● Yaşam boyu öğrenme programlarının mesleki eğitim programlarıyla bütünleştirilmesi”
● Yaşam boyu öğrenme programlarının mesleki eğitim programlarıyla bütünleştirilmesi”
TÜSİAD’ın önerileri arasında yer alan ‘yaşam
boyu öğrenme’ üniversite diplomaları önemsizleşirken, diplomaların yanına
eklenen sertifikaların belirleyici hale gelmesi anlamına geliyor. Bu
sertifikalar şirketlerin ihtiyaçları doğrultusunda, ücretli kurslar,
seminerlerle temin ediliyor. Böyle bir üniversitel yapıda, bilime yer olmadığı
çok açık.
(soL - Haber Merkezi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder