BEYAZ YAKALI İŞÇİLER
Plaza Eylem Platformu, beyaz yakalı işçileri, hemen
banka önünde direniş çadırına değil ama "Bu sistemde kafayı serin tutarak
birbirimizin kafasını ezmeden de başarılı olabiliriz" diyerek örgütlü
mücadeleye çağırıyor.
- Anne bizim de işçi olarak
sorunlarımız var.
- Aa kızım sen işçi misin,
bankacısın.
"İlkokuldan beri işçi değil,
bankacı, mühendis olalım diye okuyoruz. Ama bazılarımız toplu iş sözleşme hakkı
olan sendikalı mavi yakalı işçiden bile daha güvencesiz koşullarda
çalışıyor."
Plaza Eylem
Platformu (PEP) üyeleri, hem kendilerini hem
de toplumun onları nasıl gördüğünü böyle anlatıyor.
İsimlerini İnsan Kaynakları'nın
kulağına gitmesin diye gizli tutuyoruz. Yoksa hemen kapının önüne bir ambulans
çağrılıp, işten çıkarılabilirler.
Çünkü söylediklerine gore bir
ambulans modası başlamış; işten çıkarmalarda sinir krizi geçirenlere anında
müdahale için kapıda bekliyor. Yani aslında içeride kalanlara "sus, işini
yap, sonun böyle olur" mesajı verildiğini söylüyorlar.
PEP, üç sene önce IBM'deki işten
çıkarmalarda örgütlenen sigortacı, bankacı ve araştırma şirketi işçilerinden
oluşuyor ama kapıları tüm plaza işçilerine açık.
Peki PEP nasıl bir ihtiyaçtan doğdu
ve neler yapıyorlar.
PEP, plazalarda çalışan beyaz
yakalı işçilerin, rekabet, mobbing, stres, performans baskısı, güvencesiz /
esnek çalışma gibi ortak sorunları etrafında birlikte mücadele etmek için
oluşturulmuş bir platform.
İçlerinden biri hemen araya girip,
en sinir olduğu şeyi anlatıyor:
"En sinir olduğum insanların
gelip, madem sistemi eleştiriyorsun o zaman neden bankada çalışıyorsun demesi.
Hepimiz üniversite bitiridik ama kendi işimizi kuracak paramız yok. Sigortalı
bir işte çalışıp para kazanmak zorundayız. Böyle olunca sisteme yaltaklık mı
ediyoruz?"
Devrimci
dil beyaz yakalıyı ürkütüyor
PEP'liler ilk adımın
çalışan/personel değil, işçi olduğunu kabul etmekle başladığını ancak bunun
beyaz yakalılar için hiç de kolay olmadığını söylüyor.
Bu yüzden en başlarda şirket
tarzına uygun "happy hours" tarzı geceler düzenlemişler.
Bildirilerinde asla sendikaların kullandığı "devrimci" dili
kullanmıyorlar; çünkü bu herkesi ürkütüyor. Şimdi yeni insanlarla sosyal medya
üzerinden tanışıyorlar.
Aslında PEP'liler hayatlarının
hiçbir döneminde örgütlü mücadele yürütmemiş. Şimdi Maslak'ta plazaların
arasında bildiri dağıtmanın yanında, meslektaşlarına psikolojik, hukuki destek
sağlıyor ve deneyim atölyeleri yapıyorlar.
Amaç, "Ben mi deliriyorum
yoksa sistem mi" diyenlere bu sorunların kişinin kendisi ya da patronundan
değil, sistemden kaynaklı olduğunu göstermek.
"Gizlilik" konulu atölye
ile başlamışlar çünkü beyaz yakalıların, yaşam koşullarını, siyasi kimliğini,
maaşını gizlemek zorunda bırakıldığını bunun da içe kapanmaya ve güvensizliğe
neden olduğunu söylüyorlar. Bununla baş etmenin yolu önce arkadaşlarına
güvenmek ve kolektif biçimde hareket etmek.
"Madem sistem böyle, biz kübik
masalarda, her an izlenerek, davranışlarımızın bile performans ölçümüne
girdiği, işten atılma korkusu altında, rekabet için başkasını ezmemizin
beklendiği bir sistemde çalışmak zorundayız, o zaman nasıl birbirimizin üstüne
basmadan insanca çalışabiliriz, bunu düşünelim. Birçok arkadaş gibi
antidepresan kullanmak zorunda değiliz."
"Mavi
yakalılarla yan yana duruyoruz"
PEP'liler, sendikaların pek de
etkili olmadığı bankalarda toplu işten çıkarmaların yaşanacağı önümüzdeki
günlerde banka önlerinde direniş çadırları kurmanın şimdilik olanaksız olduğunu
biliyor ama bir departmanda iki PEP'linin olmasının bile çok şeyi değiştirebildiğini
söylüyorlar.
"Bir arkadaşımızı
çıkaracaklardı; normalde böyle durumlarda herkes kabuğuna çekilir ve 'aman
ortam gergin ben susayım' der. Biz yöneticiyle haftalarca bu arkadaşı
çıkarmaması için konuştuk; hatta o giderse biz de gideriz dedik. Zor oldu ama
başardık."
Bu arada tüm mavi yakalı işçi
direnişlerine desteğe gidip, "Sizinle yan yana durmak için buradayız.
Çünkü kafa gücü, kol gücü ayrımı da sistemin yarattığı suni bir
ayrıştırmadır" diyor; iki senedir 1 Mayıs'ta yürüyorlar.
Haklarını bilmediklerini
söyledikleri meslektaşlarına sesleniyorlar: "İşten çıkarılırken sakın
şirkete dava açmama garantisi veren sözleşmeleri imzalamayın. Haklarınızı
öğrenin."
Son olarak ekliyorlar;
"Sanılmasın ki biz dayanışma içindeyiz diye, işlerinde başarısız insanlarız,
hayır. Sadece kafayı serin tutarak, başkasının kafasını ezmeden işimizi yapmaya
çalışıyoruz." (NV)
* Plaza Eylem Platformu adresi için
tıklayınız.
Nilay VARDAR
Bianet.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder