AKP akademik yükseltme kriterlerine de sanayiye dönüşecek ürün yapma şartı getiriyor. Ülkedeki teknolojik gelişmeyi ilerletme görüntüsü altında, sermayeye akademisyenlerin beyin gücünün aktarılmasının şartnamesini hazırlanıyor.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün 20 gün önce Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu'nda bilişim ve elektronik sektörüne dair önemli kararlar aldıklarını ifade etti. Önerilerinden birisi olan Girişimcilik ve Yenilikçilik Endeksi'ni bakan şu şekilde açıkladı:“Üniversitelerin girişimcilik ve yenilikçilik endeksi ile ölçülmesi gündeme gelecek. Şimdi üzerinde çalışıyoruz: Türkiye'nin üniversiteleri ne kadar yenilikçi, hangi üniversite ne kadar patent üretiyor? Birtakım araştırmalar, yüksek lisans, doktora tezleri var ama patente dönüşen araştırma sayısı da önemli. Bunların ne kadarı lisans alıyor ve ne kadarı sanayi ürününe dönüşüyor? Bunlar o üniversite için bir kriter olacak. Hocalar araştırmalarında şirketler ile daha yakın ilişki içerisinde olacaklar. Bir üniversite ne kadar girişimci? Kaç öğrencisi, yüksek lisans doktora talebesiyken şirket kurdu? Kaç hocası, hocayken araştırmalarından kaç şirket doğurdu? Bunlar patent ve lisans olarak ürüne dönüştü? Bunlar o üniversitenin sicilinde yer alacak. Üniversiteler bununla öne çıkacaklar. Bizlerin yeni kriterlerle üniversiteleri motive etmemiz lazım. Girişimcilik ve Yenilikçilik Endeksi ile bunu önerdik. Böylece üniversiteler doğrudan doğruya bu işin içine girecek.”
Bakan Ergün, akademik yükseltme kriterlerinin de üretilen patentlere bağlayarak akademisyenleri sanayi için ürün üretmeye teşvik edeceklerini söylemiş oluyor.
“...şirketlerle üniversitelerin daha yakın temas içerisinde olması gerekiyor. Hocaların akademik kriterlerinde de değişiklikler olacak. Sadece makale ve atıf sayısı da akademik kariyer elde etmek için yetmeyecek. Doçentlik, profesörlük gibi unvanlara lisansa dönüşen patentler ya da patente dönüşen araştırmalar da etki edecek.
Bakan Ergün'ün bahsettiği ve AKP'nin yerleştirmeye çalıştığı model, ABD'den ithal. Artık akademisyenler de kendi şirketlerini kurabilecek. Böylece akademisyenler "bilim aşkıyla" değil, "kâr hırsıyla" motive olacak ve pratik çıktıları olacak çalışmalarını patent alarak sanayi için ürünlere dönüştürerek katma değeri yüksek ürün yapacaklar. Bu ürünlerin üretilmesi, reklamının yapılması, pazarlanması, dağıtılması, satılması Türkiye ekonomisini tıpkı bakan Ergün'ün “Türkiye'den de Bill Gates, Steve Jobs çıksın” vizyonu doğrultusunda geliştireceğine inanılması isteniyor.
Ancak Bill Gates ve Steve Jobs'un "başarılarının" arkasında özgün teknoloji geliştirmekten çok, iş modellerini oturtmak, bilişim hukuğunu bu alanda öncüler olarak şirketlerin çıkarına biçimlendirmek, ABD devletinin tüm dünya üzerindeki tahakkümü ve özellikle emperyal bir ülkenin dünya kültürünü biçimlendirici gücü var.
Patent nedir?
Patent bir kişinin yaptığı buluşu belirli bir süre üretme, kullanma, satma veya ithal etme hakkıdır. Patentin sanayiye uygulanabilir olması, bir yenilik getirmesi ve konuda uzman bir kişinin kolaylıkla düşünüp uygulayamayacağı bir nitelikte olması gerekir. Daha farklı bir ifade ile kişi buluşun mülkiyetine sahip olur ve o konuda 20 sene tekel olma hakkı elde eder. Patent ile buluş sahibi dışındaki kişiler bu fikri uygulama, kullanma hakkından men edilirler.
Dolayısıyla patent buluşun mülkiyetinin tescillenmesidir. İlaç patentleri ise bu tip mülkiyet hakkının insanlık için ne derece sakat sonuçlar getireceğini gösteriyor. Tarihsel nedenlerin sonucu olarak bilim ve teknolojide öne çıkmış ülkeler ve bu ülkelerde yetişen bilim insanları, mühendisler fikirlerinin mülkiyetini alarak insanlığın başka bir kısmını bunların son derece yaşamsal da olabilen sonuçlarından dışlamış oluyorlar.
Hani 'Türkiye'de teknoloji gelişsin'di?
Bakan Ergün'ün ülkede yazılım ve donanım teknolojilerinde yenilik yaratma amaçlı 'bilişim atılımı' hamlesinin birinci dakikada bir gol yediğini ise TÜBİTAK'ta geliştirilen FATİH projesinin seyrinden anlıyoruz.
FATİH projesi arkasında 8.5 yıllık araştırmacı ekibi emeği, ve 14 milyon TL'lik ar-ge yatırımı bulunan ulusal işletim sistemi Pardus'un pratik olarak sönümlenmesini doğuracak bir karar alarak Microsoft'u projeye dahil etti. Halbuki Pardus Türkiye'de bilişim teknolojilerinde şimdiye kadar üretilmiş belki de katma değeri en yüksek olabilecek ürün.
(soL - Bilim)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder