Kar yağışı nedeniyle “dışarıya çıkmayın”
uyarısında bulunan yetkililer, emekçilerin çalışmak zorunda olduklarını unutmuş
gözüküyor. Bu zihniyetin yoksulların ısınma sorunuyla kalitesiz kömür dağıtmak
dışında ne kadar ilgilendiği ise merak konusu.
Türkiye’nin pek çok yerinde görülen,
özellikle büyük kentlerde hayatı felç eden kar yağışına karşı yetkililerin
bulduğu çözüm 'evde oturmak'. Evde oturmanın milyonlarca emekçi için zaten
mümkün olmaması bir yana, evde oturunca sorunlar bitiyor mu? Hayır, evde
otururken milyonlarca emekçi, kara kara yakıt giderlerinin artışını düşünüyor.
Biraz doğalgazı kısayım dese üşüyor, biraz açayım dese faturalar şişiyor...
Bırakın depremi bunlar kar yağışında bile
beyaz bayrak çekiyor...
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun kar yağışı nedeniyle yapma gereği hissettiği “dışarı çıkmayın” uyarısı, ülkenin sadece deprem gibi büyük afetlere değil sıradan hava olaylarına karşı dahi son derece hazırlıksız olduğu gerçeğini bir kez daha ortaya koydu. En sıradan doğa olaylarının dahi ciddi felaketlere yol açabilmesinin altında, belediyelerin altyapı yatırımlarına yoğunlaşmaktan çok rant dağıtma işlevi ile kullanılması yatmakta.
Yağışların ciddi
sıkıntılara yol açtığı Ankara’da ise Büyükşehir Belediye Başkanı Mehih Gökçek,
kentte yağış beklenmesi üzerine şu “dahiyane” öneriyi yaparak zekasını konuşturmuştu: “Üst katlardaki komşularınızda kalın.”
Emekçilerle dalga mı geçiliyor?
Her yıl görülebilen sıradan bir kar yağışı nedeniyle yapılan evden çıkmama uyarısının çağdışılığı bir yana gerçekçiliği de bulunmamakta. İstanbul, Ankara gibi kentlerde çalışan milyonlarca emekçi için bu uyarı herhangi bir şey ifade etmemekte.
Olumsuz hava koşullarında emekçilerin payına
düşen evde oturmaktan çok evleri ve işyerleri arasında daha uzun ve eziyetli
yolculuklara katlanmak oluyor.
Isın(ama)ma sorunu
Sert kış günlerinde yaşanan tek sorunun ulaşım değil. Enerji fiyatlarının yüksek olduğu ülkemizde sert geçen kış günleri emekçiler için ısınma sorununu da beraberinde getirmekte. Kentlerde yaşayan çok sayıda vatandaşın ortalama büyüklükteki konutlarını ısıtabilmek için gelirlerinin önemli bir bölümünü doğalgaz harcamalarına ayırmak zorunda kalıyor.
Ailelerinden ayrı yaşayan üniversite
öğrencilerinin durumu ise daha sıkıntılı. Yurt olanağı bulamayan çok sayıda
üniversite öğrencisinin evlerinde ancak sınırlı miktarda doğalgaz
kullanabildiği, kışı battaniyeye sarılarak geçirmek zorunda kaldıkları
görülüyor.
Yeterli ısınma olanaklarına sahip olamayan
yoksullar hastalık riskiyle karşı karşıya kalmakta. Sağlık hizmetlerinin ve
ilaçların giderek daha paralı hale gelmesi nedeniyle ısınma kaleminde yapılan
tasarrufların hastane ve ilaç masraflarına gitmesi söz konusu olmakta.
Soba kullananlar zehirlenme tehlikesiyle
karşı karşıya
Doğalgaz kullanabilme şansına sahip olamayan kesimin ise kışı soba zehirlenmeleri ve yangınları tehdidi altında geçirdikleri görülmekte. Kışın sertleşmesinden bu yana çok sayıda soba zehirlenmesi olayı yaşandı. Bundan yaklaşık on gün önce Kayseri’de 41 kişi aynı gece soba zehirlenmesi yaşamıştı. Her yıl çok sayıda insanın sobadan kaynaklı zehirlenmeler ve yangınlar nedeniyle hayatlarını kaybettikleri bilinmekte. Halkın ısınma ihtiyacını doğalgaz fiyatlarını düşürerek çözmek yerine kalitesiz kömür dağıtarak geçiştiren AKP’nin bu tavrı yeni zehirlenmelere davetiye çıkarmakta.
Doğalgaz zamları kapıda
Zaten oldukça yüksek olan doğalgaz fiyatlarına yapılacak son zamlarla birlikte ısınma maliyetlerinin ciddi oranda artması bekleniyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından Mart ayından itibaren doğalgaz dağıtım şirketlerine yüzde 3 ila 20 arasında zam yapma yetkisi verildi. İlk zammın yüzde 12’lik oranla Mart ayında Kayseri’de olacağı öğrenildi. Bu yıl toplam 19 şehirde doğalgaz zammı yapılabilecek.
Yapılacak zamların doğal gaz şebekesi olduğu
halde soba kullanan ev sayısını artırması bekleniyor. Bu durum yeni soba
zehirlenmelerinin önünü de açıyor.
(soL - Haber Merkezi)