Osmaniye Cezaevi'nde
incelemelerde bulunan TBMM İnsan Hakları Komisyonu'nun 23 sayfalık raporunda
cezaevine ilişkin dikkat çekici tespitler yer alıyor. C tipi 196 kişi
kapasiteli cezaevinde 227 tutuklu ve hükümlünün kaldığı ifade edilen raporda, T
tipi cezaevinde de 1000 kişilik kapasiteye rağmen 1212 kişinin kaldığı ifade
edildi. Bir koğuşta 18 kişinin kalması gerekirken 27 kişinin kaldığı
belirtildi.
TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nun Osmaniye Cezaevi'nde yaptığı incelemenin ardından cezaevinde yaşanan şartların 12 Eylül dönemindeki şartlar gibi olduğu belirtildi.
Hazırlanan raporda şu tespitlere yer verildi:
ÇOCUKLAR DA CEZALI: Kadın koğuşlarında 2'si kreşe giden toplam 4 çocuk kalmakta olup, kantinde oyuncak satılmadığından çocuklara oyuncak temin edilememektedir. Çocuklarla sohbet edilmiş ve dinlenilmiştir. Çocuklar pek bir faaliyette bulunmadıklarını, spor için 14 günde bir 1 saat dışarı çıkarıldıklarını ifade etmişlerdir. Toplarının olmaması nedeniyle bu sürenin de keyifsiz geçtiği ifade edilmiştir. Çocuk mahpuslar arasında okuma yazma bilmeyenlerin de olduğu öğrenilmiştir.
SANDALYE BİLE YOK: 9 çocuğun kaldığı çocuk koğuşlarından birisinde sadece 4 kişiye yetecek büyüklükte bir masa olduğu görülmüştür. Çocuklar masa ve tabak yetersizliği nedeniyle yemekleri sırayla yemek zorunda kaldıklarını ifade etmişlerdir. Çocuklar görevlilerin sert tavırlarından ve yazdıkları dilekçelerin dışarı çıkarılmadığından şikayetçi olmuştur.
TEK SIRA SAYIM: Sayım esnasında tespitin yapılabilmesi için askeri usulle sayım yapılmaktadır. Mahkumlar, "1, 2, 3, 4..." diye seslice saymaktadır.
KEYFİ GAZETE YASAĞI: Gazete, dergi, kitap gibi yayınlar, "Kurum güvenliğinin tehlikeye düşürülmesi" veya "müstehcenlik" içermesi gibi nedenlerle "Eğitim Kurulu" kararıyla mahkumlara verilmeyebilmektedir. Yasağın neden konulduğu belirsizdir.
HER GÜN SAKAL TIRAŞI: Cezaevinde alışılmışın dışında saç ve sakala müsaade edilmediği ifade edilmiştir. Mahkumların her gün sakal tıraşına zorlandıkları ifade edilmiştir. Günlük sakal tıraşı zorunluluğuna uymayanlar her türlü faaliyetten men edilmektedir. Zorunlu sakala ilişkin bir koğuşta bir mahkum saçını kestirmek için berbere gitmeyi talep ettiğinde, berbere gidebilmesi için söz konusu kişiden sakal tıraşı olması istenmiştir. Birkaç günlük sakalla dolaşan mahkumun alışılmışın dışında bulunması kabul edilemezdir. Bu anlayış infaz rejiminin amaçlarıyla çelişecektir. Mevzuat ile de çelişecektir. Sağlık açısından ciddi sorun teşkil etmiyorsa bir hükümlünün sakalına ilişkin idari bir tasarrufta bulunulmasında haklı kılan bir neden yoktur. Bu olay ciddi tepki doğurmuş trajikomik bir hal almıştır. Sakal bırakmayanlar yasaklayıcı tutuma karşı artık sakal bırakmaktadır.
MAHKUMLAR ÇIPLAK ALINIYOR: Kuruma başka bir cezaevinden dahi geliniyor olsa tüm tutuklu ve hükümlüler çırılçıplak soyulmaktadır. Konuyla ilgili yaşadıklarını anlatan bir hükümlü, kuruma ilk girişte kolluk görevlileri (jandarma) tarafından üzerinin tamamen çıkarılmak istendiğini ancak "dinim elvermiyor" karşı çıkışı üzerine askerin müsmaha gösterdiği ancak cezaevi görevlileri tarafından zorla çırılçıplak soyulduğu iddia edilmiştir. Yaşının 60'ın üzerinde olduğunu beyan eden bir başka mahpus ise çığlak soyularak "horlandığını" ifade etmiştir.
KABA DAVRANIŞ: Ziyaretlerde görüşler kısa tutulmakta ve görüş bittiğinde insanlara kaba bir şekilde bağırılarak koğuşlara dönmeleri istenmektedir.
SAĞA SOLA BAKMA: Görüşlere gidilirken sağa sola bakılması yasaklanmakta sadece öne bakılması şart koşulmaktadır.
DAYAK İDDİASI: Mahkumlarla yapılan görüşmelerde sistemli bir şekilde şiddet veya dayak bulunmamakla birlikte, onur kırıcı davranışlar son derece yaygın olduğu ifade edilmiştir.
GÖZDAĞI VERME: Robocop kıyafetli hazır kuvvetlerin sayıları 10'dur. Bu kişiler firar, isyan gibi ani gelişen olağanüstü olaylara müdahale için eğitilmiştir. Bunun dışında bir odada sayım verilmesine karşı direniş gösteriliyorsa, müdahale söz konusu olabilir. Anılan personelin olayın olmadığı rutin zamanlarda mahkumlara gözdağı verme, onları sindirme amaçlı kullanılmaması kaydıyla bu uygulama olumludur.
TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nun Osmaniye Cezaevi'nde yaptığı incelemenin ardından cezaevinde yaşanan şartların 12 Eylül dönemindeki şartlar gibi olduğu belirtildi.
Hazırlanan raporda şu tespitlere yer verildi:
ÇOCUKLAR DA CEZALI: Kadın koğuşlarında 2'si kreşe giden toplam 4 çocuk kalmakta olup, kantinde oyuncak satılmadığından çocuklara oyuncak temin edilememektedir. Çocuklarla sohbet edilmiş ve dinlenilmiştir. Çocuklar pek bir faaliyette bulunmadıklarını, spor için 14 günde bir 1 saat dışarı çıkarıldıklarını ifade etmişlerdir. Toplarının olmaması nedeniyle bu sürenin de keyifsiz geçtiği ifade edilmiştir. Çocuk mahpuslar arasında okuma yazma bilmeyenlerin de olduğu öğrenilmiştir.
SANDALYE BİLE YOK: 9 çocuğun kaldığı çocuk koğuşlarından birisinde sadece 4 kişiye yetecek büyüklükte bir masa olduğu görülmüştür. Çocuklar masa ve tabak yetersizliği nedeniyle yemekleri sırayla yemek zorunda kaldıklarını ifade etmişlerdir. Çocuklar görevlilerin sert tavırlarından ve yazdıkları dilekçelerin dışarı çıkarılmadığından şikayetçi olmuştur.
TEK SIRA SAYIM: Sayım esnasında tespitin yapılabilmesi için askeri usulle sayım yapılmaktadır. Mahkumlar, "1, 2, 3, 4..." diye seslice saymaktadır.
KEYFİ GAZETE YASAĞI: Gazete, dergi, kitap gibi yayınlar, "Kurum güvenliğinin tehlikeye düşürülmesi" veya "müstehcenlik" içermesi gibi nedenlerle "Eğitim Kurulu" kararıyla mahkumlara verilmeyebilmektedir. Yasağın neden konulduğu belirsizdir.
HER GÜN SAKAL TIRAŞI: Cezaevinde alışılmışın dışında saç ve sakala müsaade edilmediği ifade edilmiştir. Mahkumların her gün sakal tıraşına zorlandıkları ifade edilmiştir. Günlük sakal tıraşı zorunluluğuna uymayanlar her türlü faaliyetten men edilmektedir. Zorunlu sakala ilişkin bir koğuşta bir mahkum saçını kestirmek için berbere gitmeyi talep ettiğinde, berbere gidebilmesi için söz konusu kişiden sakal tıraşı olması istenmiştir. Birkaç günlük sakalla dolaşan mahkumun alışılmışın dışında bulunması kabul edilemezdir. Bu anlayış infaz rejiminin amaçlarıyla çelişecektir. Mevzuat ile de çelişecektir. Sağlık açısından ciddi sorun teşkil etmiyorsa bir hükümlünün sakalına ilişkin idari bir tasarrufta bulunulmasında haklı kılan bir neden yoktur. Bu olay ciddi tepki doğurmuş trajikomik bir hal almıştır. Sakal bırakmayanlar yasaklayıcı tutuma karşı artık sakal bırakmaktadır.
MAHKUMLAR ÇIPLAK ALINIYOR: Kuruma başka bir cezaevinden dahi geliniyor olsa tüm tutuklu ve hükümlüler çırılçıplak soyulmaktadır. Konuyla ilgili yaşadıklarını anlatan bir hükümlü, kuruma ilk girişte kolluk görevlileri (jandarma) tarafından üzerinin tamamen çıkarılmak istendiğini ancak "dinim elvermiyor" karşı çıkışı üzerine askerin müsmaha gösterdiği ancak cezaevi görevlileri tarafından zorla çırılçıplak soyulduğu iddia edilmiştir. Yaşının 60'ın üzerinde olduğunu beyan eden bir başka mahpus ise çığlak soyularak "horlandığını" ifade etmiştir.
KABA DAVRANIŞ: Ziyaretlerde görüşler kısa tutulmakta ve görüş bittiğinde insanlara kaba bir şekilde bağırılarak koğuşlara dönmeleri istenmektedir.
SAĞA SOLA BAKMA: Görüşlere gidilirken sağa sola bakılması yasaklanmakta sadece öne bakılması şart koşulmaktadır.
DAYAK İDDİASI: Mahkumlarla yapılan görüşmelerde sistemli bir şekilde şiddet veya dayak bulunmamakla birlikte, onur kırıcı davranışlar son derece yaygın olduğu ifade edilmiştir.
GÖZDAĞI VERME: Robocop kıyafetli hazır kuvvetlerin sayıları 10'dur. Bu kişiler firar, isyan gibi ani gelişen olağanüstü olaylara müdahale için eğitilmiştir. Bunun dışında bir odada sayım verilmesine karşı direniş gösteriliyorsa, müdahale söz konusu olabilir. Anılan personelin olayın olmadığı rutin zamanlarda mahkumlara gözdağı verme, onları sindirme amaçlı kullanılmaması kaydıyla bu uygulama olumludur.
Bir Gün
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder