Tayyip Erdoğan ”evleri yıkacağız” dedi; kentsel dönüşüm ile gerçekleştirecekleri yıkımı ve kentleri ne hale getireceklerini dün doğrudan anlattı. AKP’nin “vatandaşın canın korumak için” hazırladığını iddia ettiği “afet yasası” ise inanılmaz bir hukuksuzluk içeriyor.
“Kentsel dönüşüm yasası” olarak bilinen “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı” Van Depremi’nin ardından gündeme getirildiğinden beri Türkiye’deki kentler için dönüşüm planları art arda açıklanıyor. Dün AKP Genel Merkezi’nde düzenlenen Yerel Yönetimler ve Aile Sempozyumu’nda konuşan Tayyip Erdoğan, ustalık dönemlerinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı kurarak çok önemli bir adım attıklarını vurgulayarak, “Şimdi gideceğiz, gerekirse evleri yıkacağız. Bunu yetkisini aldık mı aldık. Yasal düzenlemeleri buna göre, kentsel dönüşüm değişimle beraber yaptık, yapıyoruz, yapacağız” sözleriyle “afet yasası” olarak pazarlanan yasa tasarısıyla kentlerin ve kentlilerin geleceğinin nasıl bir felakete sürükleneceğini tekrar gözler önüne serdi.
Ülkenin tamamına göz konmuş
Başbakanlık’ın 02.02.2012 tarih ve 583 sayı ile TBMM Genel Kurulu’na sunduğu “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı”na gün geçmeden yeni bir madde eklenerek kentlerin tarihsel ve kültürel birikimleri tehdit ediliyor. Son olarak TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu’nun hazırladığı 180 sıra numaralı ve 569 numaralı raporda, “Türkiye’nin yüzde 90’ının afet riski altında olduğu ve toplu bir kentsel dönüşüme ihtiyaç duyulduğu” belirtiliyor. Buna göre, kentsel dönüşüm projeleriyle kentlerde sürdürülmekte olan gecekondu yıkımlarına keyfi yıkımlar eklenerek kamuya ya da özel mülkiyete ait kentsel arazilerin tamamının yağması mümkün kılınacak.
KHK’lar ile zaten dönüştürülmüş olan koruma kurullarının keyfi kararlarıyla da tarihi ve kültürel değer taşıyan yapıların tescillerinin kaldırılması ve ilgili kanun ile yıkıma açılması sağlanabilecek. Halihazırda kamu yapıları olan tarihi okul ve hastane binaları veya müzeler gibi yapılar ise mal sahibi bakanlığın kararı ile kolayca yıkılabilecek. Zaten geçtiğimiz aylarda el altından geçirilen KHK’ların zemin yarattığı özelleştirmeler aracılığıyla söz konusu yapılar ait oldukları kamu kurumu tarafından doğrudan satışa çıkarılabiliyor.
Mevcut tüm yapılar “riskli” ilan edilip yıkılabilir
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın deyişiyle “vatandaşın canını kurtarmak için” icat edilen yasa tasarısı, depreme dayanıksız olarak tespit edilen yapıların “riskli yapı”, deprem tehdidi içeren bölgelerin "riskli alan", yıkım sonrası uygulamalarda yeniden yerleştirmeler ve inşalar için tahsis edilecek alanların "rezerv yapı alanı" ilan edilmesini sağlayarak, kentlerdeki tüm dönüşüm uygulamalarını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ve TOKİ’nin emrine veriyor.
“Afete karşı önlem” gerekçesiyle kentlerdeki tüm yapılar “riskli” ilan edilebilirken, “riskli” olarak tespit edilen yapılara ise yıkım kararı çıkartılacak. Üçü bakanlık yetkililerinden, dördü ise bakanlığın seçtiği öğretim üyelerinden oluşacak yedi kişilik bir heyet, yapının durumunu tespit edebilecek. Dolayısıyla yapılara ilişkin yıkım kararı, bilimsel bir heyet dışında tamamen hükümetin belirlediği bir kurul aracılığıyla verilebilecek.
Yasa tasarısına göre bir kentteki mal sahiplerinin belli bir zaman dilimi içerisinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na başvurup, masrafları kendisi ödeyerek yapının durumunu tespit ettirmesi gerekecek. Mal sahibi yapıyı inceletmediği takdirde, TOKİ veya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı masrafları gene mal sahibine keserek yapıyı “resen” inceleyebilecek ve yapıya ilişkin yıkım kararını verebilecek.
Yıkıma itiraz etmek suç unsuru!
Yıkım kararına itiraz hakkı yasa kapsamındaki bir maddeyle engelleniyor. Buna göre, riskli yapıların tespiti, tahliyesi ve yıktırma iş ve işlemleri ile değerleme işlemlerini engelleyenler hakkında, işlenen fiil ve halin durumuna göre 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun kamu düzeni ilgili hükümleri uyarınca başsavcılığa suç duyurusunda bulunulması mümkün. Dolayısıyla evi yıkılacak ve sokağa atılacak olan ev sahibi yıkım kararına itiraz ettiği takdirde “suçlu” ilan edilebilecek. “Riskli” ilan edilen yapıların tahliyesi ve yıkımı ile ilgili iş ve işlemleri “yerine getirmediği tespit edilen” kamu görevlileri hakkında ise ceza ve disiplin hükümleri uygulanabilecek.
Yıkım kararı verildikten sonra karara ilişkin “yürütmeyi durdurma kararı” alınmasını engelleyen bir madde ise yasa tasarısında mevcut. Bu maddeye göre, yıkım kararına ilişkin sadece "arazi bedeli" üzerinden dava açılabiliyor.
SİT alanları da yıkım tehdidi altında
SİT alanlarında yıkımın önün açabilecek emsal bir uygulama da geçtiğimiz hafta yasanın 18. maddesine eklenen bir fıkra ile gerçekleştirildi. Ankara’da 23/9/1980 tarihli ve 2302 sayılı “Atatürk’ün Doğumunun 100'üncü Yılının Kutlanması ve Atatürk Kültür Merkezi Kurulması Hakkında Kanun”la korunmakta olan Atatürk Kültür Merkezi arazisinde, ilgili maddenin “bu alanda bulunan tesis ve binalarla ilgili her türlü tasarrufta bulunmak” ibaresiyle yıkımın önü açıldı.
Söz konusu arazinin üzerinde birçoğu erken cumhuriyet döneminde inşa edilmiş önemli yapılar bulunmakta. Bugün Kurtuluş Savaşı Müzesi ve Cumhuriyet Müzesi olarak kullanılan 1. ve 2. meclis binaları, Devlet Opera ve Balesi’nin kullandığı eski Sergi Evi binası, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) binası, Ankara’nın modern sanat müzesi olarak kullanılmak üzere birkaç yıl önce eski cer atölyeleri dönüştürülerek inşa edilen CerModern gibi kültürel yapılar ile spor yapıları olarak belirlenen 19 Mayıs Stadyumu, Hipodrom gibi yapılar “afet yasası” kapsamında yıkılma tehdidiyle karşı karşıya.
AKM alanında mevcut kültür merkezi yapısının yıkılarak yeni bir fuar alanı inşa edileceğini, “AKM denilen bir ucube yapımız var. Ondan inşallah yakında yeni bir yasa imkanıyla kurtulacağız” diyerek geçtiğimiz haftalarda Ertuğrul Günay duyurmuştu. Ayrıca Ulus Tarihi Kent bölgesinde Ulus İşhanı, Anafartalar Çarşısı gibi Ankara'nın kent ve mimarlık tarihinde sembolik değer taşıyan 6 önemli yapının yıkılıp, yerine iki katlı “tarihi” Ankara evlerinin inşa edileceğini de İ. Melih Gökçek geçtiğimiz günlerde ilan etti.
2B orman alanları da yasa kapsamında harcanacak
2B Orman arazilerinin satışından gelecek gelirlerin yüzde 90’a kadarlık bir kısmının yasa kapsamında gerçekleştirilecek dönüşüm faaliyetine aktarılabileceğinin belirtildiği raporun 11. maddesinde, gecekondu alanlarının yıkımıyla mera alanı, tarım alanı ve orman alanı statüsü dışına çıkarılan araziler üzerinde “iyileştirme, yenileme ve dönüşüm uygulamaları” gerçekleştirilebileceği belirtiliyor. Buna göre, gecekondu bölgesindeki yıkımlarla, ormanlık alan statüsünde olan bir arazide kentin çevresel ve ekolojik dengesini değiştirecek ve kentsel çevreyi kirletecek yüksek yoğunluklu yapılar, endüstri veya iş alanları ve AVM’ler inşa edilebilecek.
Kentliler zorunlu göçe maruz kalacak
Yasa tasarısında “afete maruz bölge” ilan edilen alanda yıkımı gerçekleştirilen konut ve işyerlerinin ise “afet tehlikesi olmayan bölgeler”e taşınacağı belirtiliyor. Evinden ve işyerinden edilen kentlinin bu bölgelerde yeniden yerleştirilmesi ise “kira” veya “borçlandırma” usulü ile gerçekleşecek. 1984 yılında çıkarılan imar affı kanunu ile kamu arazileri üzerindeki gecekondu yapılarına verilen “tapu tahsis belgeleri” ise Türkiye’deki birçok kentsel dönüşüm bölgesinde geçersiz sayılmaya başladı. Dolayısıyla şimdiden kentlilerin "afet tehlikesi" ortaya çıkmadan usulsüzce evlerinden edilmeleri başlamış oldu.
Mecliste yasaya ilişkin son durum ne?
23 Şubat’ta yasayla ilgili mecliste gerçekleştirilen 4. toplantıda TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu’ndan geçen ve 20 Mart’ta TBMM Genel Kurulu’nda ilk 12 maddesi kabul edilen yasanın önüne birtakım engeller çıktıkça yasa askıya alınıyor ve yenileniyor. Son olarak, “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı”nın, 2B orman arazilerinin satışı hakkındaki yasa tasarısı mecliste görüşüldükten sonra komisyonda yeniden ele alınacağı Erdoğan Bayraktar tarafından açıklandı.
(soL - Haber Merkezi)
Sağlam paylaşımlarınız beni hergün bu siteye ziyaret etmeye zorluyor . Hurda demir olarak teşekkür eder ve paylaşımlarınızın devamını bekleriz .
YanıtlaSil