25 Aralık 2011 Pazar

Ömer Dinçer'den çelişkili açıklamalar

http://haber.sol.org.tr/sites/default/files/imagecache/makale_genel/images/dinco.jpg
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ataması yapılmayan öğretmenler ile ilgili soruya "
Bunu sürekli kaşıyor olmanın hiçbir mantığı yok" cevabını verdi. Dinçer'in, açıklamalarında konuyu geçiştirmeye çalıştığı görülürken, kullandığı ifadelerin ise oldukça çelişkili olduğu gözlerden kaçmadı.

Bir dizi ziyaret ve toplantı için Gaziantep’e gelen Bakan Ömer Dinçer ataması yapılmayan öğretmenler ile ilgili soruları yanıtladı. Dinçer “Bunu sürekli kaşıyor olmanın hiçbir mantığı yok” dedi. Dinçer’in konuyla ilgili yaptığı açıklamanın devamı ise bir çok çelişkili ifade içeriyor.

"Sürekli kaşımanın mantığı yok"
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Dinçer, ataması yapılmayan öğretmenler ve öğretmenlerin KPSS’nin kaldırılmasını istediği yönündeki soru üzerine, atanması yapılmayan ya da atama bekleyen öğretmenlerle ilgili çok soruya cevap verdiğini, bu soruya cevap vermek istemediğini belirterek, "Bunu sürekli kaşıyor olmanın hiçbir mantığı yok. Ülkenin bir gerçeği ve karşı karşıya kalınan sorunlar var. Bunlar da zamanı ve yeri geldikçe çözülecektir" diye konuştu.


Bakan'a göre sadece KPSS de yeterli değil
Öğretmenlerin atamasıyla alakalı KPSS konusunda yapılan eleştirilere katılacağını kaydeden Dinçer şunları söyledi:


"Sadece, ’Yalnız sınav kaldırılsın’ diye bir eleştiri yapılıyorsa bunun gözden geçirilmesi gerektiği kanaatinde olurum. Çünkü öğretmenin seçim sürecinin sadece KPSS’ye dayalı olması bana göre çok yetersiz bir yaklaşım tarzıdır. Singapur ve Finlandiya dünyada eğitimde oldukça iyi bir pozisyonda duran iki ülkedir. Onların mesela uluslararası mukayeselerde PISA sınavlarında her ikisi de ilk beştedirler. Finlandiya’da bir kişinin öğretmen olabilmesi için tam 6 aylık bir seçim süreci gerekir. Singapur’da ise yüksek lisans yapmış insanlar olması zorunluluğu vardır. Eğitimden sonra yaparlar ve ayrıca yine onlar da 6 ay süren bir seçim sürecinden geçirilir. Öğretmenlerin seçim sürecinin KPSS’ye dayalı olması halinde ’Yetersiz’ diyorsanız, bunu anlamak ve bu eleştiriye katılmak mümkün ama ’sınav yapmadan öğretmen alın’ diyorsanız o zaman siz bu ülkede çocuklarınıza yeteri kadar önem vermiyorsunuz anlamına gelir."

Bakan Dinçer konuşmasının devamında, sınıfa girecek öğretmenin mesleki, hayati bilgisi, ahlaki ve toplumsal değerlere ilişkin bilgisiyle oldukça iyi ve mükemmel olmaya çalışması, öğretmenin pedagojik formasyonuyla, kişiliğiyle, fiziki özellikleriyle çocuklara örnek teşkil edecek nitelikte olması gerektiğini belirtti. Dinçer, bütün bu özelliklerin hepsini göz önüne alan bir seçim süreci talep edilmesi halinde o zaman çok daha doğru bir talepte bulunulmuş olunacağını kaydetti.

Bakan’ın açıklamalarındaki çelişki

Bakan Dinçer’in konuşmasında Türkiye’deki öğretmen açığı sorununu ve atanamayan yüzbinlerce öğretmenin ne olacağı problemini, lafı öğretmenlerin kalifikasyonuna getirerek, çarpıttığı görülüyor. Elinde öğretmen diploması olan ve bu mesleğin lisans düzeyinde eğitimini almış binlerce insanın, üstelik öğretmen açığının devasa boyutlara ulaştığı Türkiye’de neden yıllarca mesleğinden mahrum bırakıldığının cevabı Bakan Dinçer’e göre öğretmenlerin “nitelikli olanlarının” seçilmesi.


KPSS gibi bir sınavın nitelik ölçmek adına ne kadar yeterli bir sınav olduğu tartışması bir yana, öğretmenlerin niteliğinin ancak yıllarca eğitim aldıkları üniversitelerde artırılabileceği bilinen bir gerçek. AKP Hükümeti’nin ise popülist politikalarla üniversite eğitimini “yaygınlaştırmak” adına öğretim elemanı yetersizliğini ve teknik imkansızları göz ardı ederek onlarca yeni üniversite açması ise Bakan’ın sözünü ettiği kalifikasyon artışının nasıl sağlanacağı sorusunu akıllara getiriyor.

(soL -Haber Merkezi)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder