26 Aralık 2011 Pazartesi

Odatv iddianamesinin okunması bitmedi


26.12.2011/ BBC
Aralarında AhmetŞık, Nedim Şener ve Soner Yalçın'ın da olduğu 14 sanığın 'kaos ortamıoluşturmak amacıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme' suçlamasıyla yargılandığı 'Odatv' davasında ikinci duruşma yapıldı.


12'si tutuklu 14 sanık hakkındaki davanın ikinci duruşmasında, kimlik tespiti ardından iddianamenin okunmasına geçildi.
Ancak iddianamenin yarıya yakın bir bölümünün okunması tamamlanabilince, duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.

Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda, özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar Prof. Dr. Yalçın Küçük, eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın, Şükrü Doğan Yurdakul, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Muhammet Sait Çakır, Coşkun Musluk, Müyesser Uğur ile tutuksuz sanık İklim Ayfer Kaleli katıldı. Diğer tutuksuz sanık Ahmet Mümtaz İdil ise sağlık sorunları nedeniyle duruşmaya gelmedi.

''Ergenekon'' soruşturması sırasında Odatv'de yapılan aramalar sonrasında gözaltına alınan sanıklar hakkında 7,5 ila 43 yıl arasında değişen hapis cezası isteminde bulunuluyor.


Mahkeme önünde protesto


Dava, Türkiye'nin basın özgürlüğüne yönelik kısıtlamalara yöneldiği suçlamalarına örnek gösterilen vakaların başında geliyor.

Adalet Sarayı önünde toplanan bir grup da, gazetecilerin çeşitli davalar kapsamında tutuklanmasını protesto etti.

Türkiye Gazeteciler Sendikası İstanbul Şube Başkanı Emel Soy burada yaptığı açıklamada, "Bu baskıların tek bir anlamı var. Yalnız gazetecileri değil, toplumun her kesimini sindirmek, korkutmak ve ayrım yapmaksızın tüm muhalefete gözdağı vermek'' şeklinde konuştu.

Duruşmayı izleyen CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi de, "İddianamenin davada dinlediğim kısmı beni utandırdı. Bu dönemin sonu düşüncelere saygı gösterenler için aydınlık olacaktır'' dedi.

Ekşi'nin yanı sıra, duruşmayı CHP İstanbul milletvekilleri Umut Oran, Binnaz Toprak ile CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner de izledi.

Duruşma sırasında zaman zaman gergin anlar yaşandı.

Odatv ise, internet sitesinde iddianamenin bazı unsurlarının salonda 'gülüşmelere neden olduğunu' bildirdi.

Kimlik tespiti için kürsüye çıkan sanık Yalçın Küçük, mahkeme başkanı Mehmet Ekinci'nin mesleğini sorması üzerine: ''En son kimliğim dava mankeni idi. Önemli davalara beni alırlar. Çok mesleğim var. Diğer mesleğim savaşırım, gaziyim, Ercan Havalimanını ve Gazi Magosa'yı ben aldım. Gazi maaşım var. Ayrıca üniversitede hocalık yapıyorum. Girmediğim hapishane kalmadı'' dedi.

Duruşmayı izleyenler arasında yer alan BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, salonda cep telefonu kullanması üzerine Ekinci ile tartışmaya girdikten sonra salondan ayrıldı.

Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğince hazırlanan iddianamede, sanıklara yöneltilen suçlamalar arasında ''silahlı örgüt kurmak ve yönetmek'', ''kaos ortamı oluşturmak amacıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek'', ''devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin ekmek'', ''yasaklanan bilgileri temin etmek'', ''adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek'', ''özel hayatın gizliğini ihlal etmek'' gibi unsurlar öne çıkıyor.

Dava geçen ayki ilk duruşmasında, reddi hakim talebine üzerine, bu tarihe ertelenmişti.

Davanın 134 sayfalık iddianamesinde, ''Ergenekon" diye anılan örgüte yönelik yapılan soruşturma kapsamında örgütün yönetici kadrosunda olduğu tespit edilen Prof. Dr. Yalçın Küçük'ün, ''silahlı terör örgütü kurma'' suçundan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince 2009'da açılan davada tutuksuz yargılandığı hatırlatılıyor.

Soner Yalçın'ın örgütsel talimatlarının yazılı olduğu birçok belgede, Ahmet Şık'ın örgüt faaliyetleri kapsamında yapması gereken görevlerin yazılı olduğu belirtilen iddianamede, Ahmet Şık'a 'İmamın Ordusu' isimli örgütsel dokümanın hazırlatıldığı kaydediliyor.

İddianamede ayrıca, Nedim Şener'in Soner Yalçın'ın talimatı ile Hanefi Avcı ve Ahmet Şık'ı yönlendirdiği öne sürülüyor.

Davanın 14 sanığından Kaşif Kozinoğlu, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi'nde 12 Kasım'da rahatsızlanmış ve daha sonra hayatını kaybetmişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder